12 Mayıs 2009 Salı

Tek kültürlü tek mafyalı İtalya

Bu sene de kazasız belasız reality showları kurtardık sırada ırkçı yasalara ve çok kültürlü topluma karşı yöneticilerin beyanlarına geldi.

İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin ve grubunun sahibi olduğu Mediaset iletişim şirketinin televizyon kanallarından Italia 1'da yayınlanan ve Alessia Marcuzzi'nin sunduğu Grande Fratello(Büyük Birader) adlı reality show'un dokuzuncu sürümü de kazasız belasız bitti. İçeriye giren 24 gencin arasında bu sene de yaşanmadık kalmadı. İtalya'nın kuzeyinden güneyine kadar bir çok eyalet ve kentten aylar boyu disko disko süren casting çalışmaları ardından seçilen gençler bu sene de bir evde toplatılıp kameraların karşısına kondular. Her zamanki gibi 100 gün süren yarışmada bu sene konuklar arasında Sırbistan'dan İtalya'ya 13 sene önce gelen ve ROM kökenli Ferdi de vardı. Ailevi nedenler, ekonomik sorunlar ve savaşın etkisi ile kaçak yollardan taka ile İtalya'ya 8 yaşında giriş yapan Ferdi kısa bir süre sonra babası ile iletişimini kaybetmiş ve tek başına büyümek zorunda kalmış. Amerika'da kariyer arayan Napoli'li Gianluca'ya nasıl annesi video mesaj gönderiyor, Siria'nın sokaklarda yaşamaya karar veren babası nasıl sesli mesaj ile kendisine ulaşıyorsa Ferdi'nin de halen Sırbistan'da yaşayan annesi ve Almanya'da yaşayan kız kardeşi de video mesajsız kalmıyor.

Gözyaşları ve kavgalar bir birini kovalarken Sırbistanlı zavallı ROM göçmen her elenme riskinden rahatlıkla kurtuluyordu. Geçen sene Isola dei Famosi(Yabancılar Adası) adlı reality'de nasıl transeksüel komunist Luxuria kazanan olmuş ve bu ülkede bir tabu daha yıkılmışsa Grande Fratello'yu da neden bir ROM kazanamasın? Yarışmanın finaline yaklaşırken Napoli'li Francesca ile Ferdi arasında doğan ilişkiye yarışmanın sunucusu Marcuzzi'nin kızın annesine de sorması üzerine aile tarafından onay bile verildi.

Artık eskisi gibi hırsızlık yapmayan, diğer ROMlardan farklı, aslından üniversite okumak isteyen ve aslında kendini İtalyan hissettiğini söyleyen Ferdi finalde 19 yaşında iken 4 numaradan 6 numaraya göğüslerini büyüttüren Cristina, Amerika'da şansını arayan Gianluca ve Bergamo'lu fırıncı Marcello ile karşılaşmış ve Grande Fratello 2009'u kazanmıştı. Artık gerçeğe dönülebilirdi ne de olsa Mediaset grubu başta ama en önemlisi büyük İtalyan basını bir tabuyu daha yıkmış ve bu ülkede ROMların da Büyük Birader'i kazanabileceği kanıtlanmıştı.

Sırada 'güvenlik paketi' vardı. Paket ilginç maddeler içeriyor, örneğin; eğer bir göçmen İtalyan bir kadın veya erkek ile evlenirse yurttaşlık başvurusunda bulunuduğu anda 200 Avro ek vergi ödemesi lazım, ne de olsa Ariana ırkından gelin/damat alıyorsun! Eskiden 6 ay olan yurttaşlığa başvurmak için evlilik sonrası bekleme süresi şimdi ise 2 seneye çıkmıştı. Böylelikle işlem çokluğu ve sistem beceriksizliğinden dolayı başını kaldıramayan İtalyan bürokrasisi için 'şu niyeti kim bilir ne olan' göçmeni araştırma zamanı doğmuştu. Ayrıca yeni güvenlik paketi ile yasa dışı göçmen ile İtalyan yurttaşı arasında evlikik de yapılamaz hale geldi çünkü evlilik başvurusunda oturma izni gösterme zorunluluğu Meclis'ten geçen maddeler arasında.

Bunlara ek olarak eğer bir göçmen oturma iznini kaybederse 6 ay içinde Nüfus Dairesin'deki evrakları imha edilecek artık, sanki o ülkede hiç bulunmamış gibi. Bunalara ek olarak öyle karavanlarda yaşayanlara da müsade yok artık çünkü adres beyanlarında sadece eyaletin sağlık koşullarına uygundur raporu verilen evler barınma yeri olarak gösterilebiliyor. Dolayısıyla karavan, barınma kampı veya sokak gibi yerlerde yaşayan yasal veya yasa dışı göçmenlerin adres beyanı sorunundan dolayı çocuklarını okula kayıt ettirme veya sağlık hizmetlerinden yararlanma şansı da yok. Ancak sokakta yaşayanların tehlike teşik etemeleri yüksek olduğundan dolayı İç İşleri Bakanlığı bünyesinde kurulan bir bölümce ayrı kayıtları tutulacak.


Bir kaç ay öncesine kadar hapis suçunu bile içerebilme sanşı olan yasa dışı göçmenliğin suç olarak tanımlanması da Meclis tarafından onaylanan pakette yer alıyor. Yasa dışı olduğu belirlenen göçmen 5.000 ila 10.000 Avro arası para cezasına mahkum edilecek ve ilgili hukuki makamın veya bireyin onayı olmadan da sınır dışı edilebilecek.

Göçmenlerin ülkelerine para göndermek için kullandıkları ünlü Money Tranfer sistemi de fişleme yapması zorunlu kılınan birimlerden biri oluyor. Para gönderimi sırasında acenta, postahane veya bankadan işlem yapan göçmenlerden zorunlu olarak oturma izni de talep edilecek, fotokopisi alınacak ve birim olası kontroller için bu kopyayı 10 sene saklamak zorunda kalacak. Ülke güvenliğini tehdit ettiğinden şüphe edilen kişilerse bu birimler tarafından polise bildirilebilecek.

Daha önce sadece 5 sene boyunca oturma izni gerektiren sınırsız oturma ve çalışma iznine sahip olmak için artık zorunlu dil sınavı da getirildi. Zorunlu dil sınavı ve yeterli derecede dil bildiğini kanıtlama zorunluluğu sadece bu durumda değil İtalya'ya ilk defa gelen göçmenin ilk oturma iznini edinme sırasında da yaratılan bir engel. Oturma iznini daha renkli hale getirmek için eklenen bu zorunlu dil sınavı haricinde artık ek vergiler de var. Zorunlu sağlık sigortası, pul, fotokopiler, fotoğraflar, kuyruklarda kaybolan iş günlerine bir de 80 ila 200 Avro arasında ek vergiler de yüklendi. Tüm zorluklar sonrasında elde edilebilen oturma iznini eğer bir polis kontrolünde yanında bulundurmuyorsa göçmen artık cezası 2.000 Avro ve muhtemel 1 senelik hapis.

Eğer bu güvenlik paketi hoşunuza gitmıyorsa veya kendisini doğru bulmuyorsanız kredileriniz tükenene kadar İtalya'da kalma sanşınız var. Evet, ehliyet puanları gibi oturma iznini aldığınızda zorunlu olarak imzalatılan anlaşma gereği her türlü uyum yasalarına itaatsizlik veya suç durumunda göçmenlik karnenizden puanlarınız düşülüyor. Ne yazık ki ehliyet kursları gibi göçmen kursları bulunmadığından dolayı özel sektör aracılığı ile kaybettiğiniz puanları geri almak mümkün değil. Ama devlet bu konuda sizi yalnız bırakmıyor ve topluma yararlı olmanız amacıyla düzenlenen mesleki ve uyum kurslarına zorunlu olarak katılmanızı sağlayarak kaybettiğiniz puanları tekrar kazanmanız mümkün kılınıyor.

İtalyan yurttaşlarının güvenliğini arttırması amacıyla çıkartılan bu yasa düzenlemesi İtalya'da yaşayan her kesin daha da görünmez ve daha da sağlıksız şekilde yaşamasını sağlamaktan başka bir şeye yaramıyor. Nüfus daireleri, okullar, sağlık kurumları gibi kamu alanlarından ve haklarından mahrum kılınan ve uzaklaştırılan göçmenler zorunlu olarak yasa dışı alternatif yaşam şekillerine ve tercihlerine yönlendiriliyorlar. Bunun üstüne bir de maddi yükümlükler getirilen yaşam süreci her an sınır dışı edilebilme korkusu ile hem göçmen için hem de toplum için daha da tehlikeli hale getiriliyor.

Yasa dışı girişlere karşı Libya'dan gelen tekne ve botlara da ilk kesin tepkiyi verdi bu arada İtalyan hükümeti. Geçen hafta 250 bugün de(10 Mayıs 2009) 120 göçmenin bulunduğu iki tekne uluslararası deniz sınırlarında durdurulup Libya'nın liman kenti Trablus'a geri gönderildi. Libya hapishanelerinde, sokaklarında, çalışma yerlerinde ve çöllerinde Avrupa'ya gelme umuduyla parasını harcayan ve hayatını tehlikeye atan göçmenler bu geri dönüş ile aslında Libya'ya değil tecavüze, işkenceye, köleliğe ve ölüme teslim ediliyorlar.

Avrupa Birliği'nce yıllardır gerek İtalya gerekse de Libya yasa dışı göçmenler hakkında ilerlettikleri siyaset için tepki gördüler ancak iki ülkenin ortak kurdukları sınır hapishanelerinden açıklanmayan ölümlere kadar bir çok gerçek cezasız devam ediyor. Birleşmiş Milletler'in 1999 yılında insan hayatının en çok tehlikede olduğu ülkeler listesine aldığı Libya'ya geri iade edilen göçmenler gerek gidişte gerek de dönüşte deniz yolculuğu sırasında hayatlarını kaybetti. Geri dönenlerin hakkında hiçbir haber veya yasal açıklama yok.


Bir çoğunun Somali, Darfur, Etiyopya, Nijerya gibi uzak ve tehlikeli ülkelerden yola çıkarak veya geçerek gelen göçmenlerin geri gönderilme işlemi İç İşleri Bakanı Robeto Maroni tarafından “en sonunda başarıyla gerçekleştirilmiş bir proje” olarak tanımlandı. Geri gönderilen teknelere eşlik eden sahil güvenlik görevlileri günün ardından gecelerce uyuyamadıklarını, göçmenlerin “bizi terk etmeyin” diye bağırdıklarını ve bu olayı çocuklarına asla anlatamayacaklarını söylediğini belirten İtalyan gazetesi La Repubblica son bir haftadır Libya sahillerinden göçmenlerin yola çıkışını anlatan videolar yayınlıyor ağ sayfasında. (www.repubblica.it)

İtalyan hükümeti yurttaşlarının güvenliğini göçmenlerin tüm kaderini oturma iznine bağlayarak ve onu edinmeyi neredeyse imkansız kılarak sağlamayı düşünse de kaçak oturma izni düzenleyenlere ek cezalar vermeyeceğini açıkladı. Yasa dışı göçmenlerin çalışmasını ve hatta İtalya topraklarında yaşamasını engelleyen hükümet, yasa dışı göçmenleri köle şartlarında çalıştıranlara ve tek göz odalara onlarca göçmeni tıkıştırıp astronomik kiralar isteyenlere de ek cezanın öngörülmediğini belirtti. Libya kıyılarına teknelerle yüzlerce göçmeni ölüme gönderen sağcı hükümet bunu bir başarı olarak belirtirken yasa dışı göç akımlarını kontrol eden İtalyan ve Libya mafyasına karşı ulusal veya uluslararası ek bir girişimde bulunulmayacağını açıkça söyledi.

Eşinden ayrılma arifesinde olan İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi dün belki de tüm bunların temelinde olan bir çok sebepten birini açıkladı; “Bakan Maroni'ye destek veriyorum çalışmalarından dolayı, biz sol hükümetlerin yaptığı gibi herkese gel demiyoruz ve demeyeceğiz. Hedefimizdeki İtalya asla çok kültürlü olmayacak.”