1 Eylül 2007 Cumartesi

İtalya'da siyasi hareketlilik ve Akdeniz'de göçmen şoku

01/09/2007

Bazı bakanların 20 Ekim'de meydana inmesi ve Berlusconi'nin yeni parti ile erken seçim söylemleri Roma'yı çalkalarken deniz yolu ile gelen kaçak göçmenlerden 1 ölü 3 kayıp var.
İkinci yılına giren Romano Prodi liderliğindeki Unione(Birlik) hükümeti halen seçim öncesi vaatlerinden uzakta. Sadece mali düzenlemelerde büyük kargaşalar yaşamayan hükümet eşcinsel hakları, emekli ödemeleri, yenilenebilir enerji teşviği ve göçmenlik yasası üzerinde halen ortak karara varamadı. Yaklaşık tüm 2007 ilkbaharında gerçekleşen eylemlere hükümetin bazı bakanlarının katılmaması ve meclis içinde bu konularda uzlaşmaya varılamaması ciddi sinyaller vermişti. UDEUR(Cumhuriyetçiler) başkanı ve Adalet Bakanı Mario Clemente Mastella en başta eşcinsel hakları ile ilgili yasa tasarısının çıkmasında engel olmuş hatta katıldığı televizyon programlarını terk etmeye varan tepkilerde bulunmuştu. Aynı şekilde Unione'yi oluşturan bazı merkez sol bakanları da göçmenler ile ilgili yasa tasarısının yaklaşık 8 aydır rafta kalmasını sağlayan itirazlarda bulunmuştular.
Şimdi seçim öncesi programa sadık kalınmadığı ve reformların hızlandırılması gerektiğini söyleyen bazı bakanlar 20 Ekim'de eyleme hazırlanıyor. Karara ilk itiraz Dış İşleri Bakanı Massimo D'Alema'dan geldi. DS(Solun demokratları) lideri D'Alema, yurttaşların eyleme katılacak bakanlara “işler yolunda gitmiyorsa o zaman neden istifa etmiyorsunuz?” diye yöneleceklerini ve bu da hükümet üzerinde meşruiyet çelişkisi yaratıp Unione'yi krize götüreceğini söyledi. Çalışma Bakanı Damiano ise Genova'da katıldığı Festa dell'Unità'da(Birlik Bayramı) hem bakan hem de mücadeleci olunamayacağını ve bakanların eyleme katılmasının yanlış olduğunu söyledi.
Hükümet reformların hızlanması için iç mücadelenin hoşgörü veya gelecek için yeni hesaplar olup olmadığı üzerine tartışa dursun İtalya eski Başbakanı Silvio Berlusconi merkez sağın altında toplanacağı yeni partinin temellerini attı. İtalya eski güzellerinden Michela Brambilla'nın kurmuş olduğu Associazione della Libertà(Özgürlük Derneği) dün merkez sağın yeni partisine dönüştü. İtalya güzeli seçildikten sonra kuzey bölgelerde ticaret ile uğraşmaya başlayan Brambilla bir dergi ve bir de yerel televizyon kanalı sahibi. Öte yandan kurmuş olduğu dernek şu anda 5000 üyeye sahip. Brambella son genel seçimlerde Berlusconi'ye verdiği destek ile tanınıyor. Brambella'nın kurduğu partinin adı da dernek ile aynı Özgürlük Partisi. Dün Telese'de düzenlenen bir toplantıda Berlusoni, gelecekte bu yeni oluşum altında merkez sağı toplayacaklarını açıkça söyledi.
Öte yandan Berlusconi'nin açıklamalarına muhalefet ortaklarından red kararı gecikmeden geldi. Ayrılıkçı ırkçı parti Lega Nord(Kuzey Ligi) ideolojik olarak mücadelelerini mevcut parti altında devam ettireceklerini söylerken, Mussoli'nin veliahtı olarak bakılan Alleanza Nazionale paritisi başkanı Gianfranco Fini ise böyle bir kararın kendilerine danışılmadan alınmış olmasını doğru bulmadıklarını söyledi.
Basın toplantısı sırasında yeni parti oluşumunun nedenini soran bir gazeteciye eski başbakan “ilkbaharda erken seçim olacak şimdiden hazırlanmamız lazım” dedi. Açıklamasına karşılık olarak konuşan Dış İşleri Bakanı Massimo D'Alema ise bu yaklaşımın propagandadan başka birşey olmadığını söyledi.
Hükümet aylardır süren tartışmalarla göçmenlik yasasını hayata geçiremezken Akdeniz'de kaçak yollarla gelen göçmen ölümleri tekrar nükse etti. Son aylarda artan bot ve tekne sayısına dün yenileri eklendi. Gece 23:30'da Malta hükümetini verdiği uyarı mesajı sonrası tespit edilen tekne Sicilya adasına 15 deniz mili uzaklığa kadar vardı. Hava şartlarından dolayı alabora olan ve 18 kişi taşıyan tekne kısa zamanda battı. Sahil güvenlik botunun müdahelesine rağmen göçmenlerden 1'i öldü 3'ü kayboldu.
İlerleyen saatlerde kaçak göçmen taşıyan bir başka tekne daha gözlendi. Karaya sağlam varan bu tekneden ise 29 göçmen çıktı.

Bologan'dan sola ve göçmenlere dayak

06/03/2007

Yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı eylemde 6 kişi tutuklandı ve 7 kişi yaralandı. Bologna KBM önünde taşlı coplu çatışma.
Yasa dışı göçmenlerin kimlik belirlenmesi işlemi ve sınır dışını beklemeleri için yapılan Kısa Süreli Barınma Merkezleri'ne karşı bu cumartesi(3 mart 2007) dev bir eylem gerçekleştirildi. İtalya'nın her yerinden eyleme trenler, otobüsler ve özel arabalarla katılan sosyal merkez üyeleri, çeşitli siyasal yasal ve yasal olmayan parti ve bireyler öğle saatlerinde Bologna merkezindeydiler.
Saat 14:30'da tren istasyonundan başlayan kortej Piazza Maggiore(büyük meydan)'a kadar polis engeliyle karşılaşmadı. Burada yaklaşık 2 saat diğer katılımcıları bekleyen eylemciler Via Mattei'deki KBM'ye doğru 6 km.lik yürüyüşe başladılar.
Halkın gerek destekli gerekse de meraklı bakışları altında sakince geçen eylem KBM önüne gelindiğinde çatışmaya döndü. Asfalta ellerindeki pankartları çakmak isteyen ve KBM duvarını yıkmaya çalışan eylemcilere polis hemen copla karşılık verdi. Ardından sis bombaları, göz yaşartıcı bombalar ve taş ile gelişen çatışma sonucu 7 eylemci yaralanırken 6sı da tutuklandı.
Akşam 20:00'ye kadar süren olaylar bu saatten sonra eylemcilerin dağılması ile son buldu. Ilerleyen saatlerde emniyetten yapılan açıklamaya göre tutuklanan 6 eylemcinin 6sı da haklarında soruşturma açılmak üzere serbest bırakıldı.
Eylem sırasında kitle, halen yürürlülükte olan Bossi-Fini adlı göçmenlik yasasının kurucusu Berlusconi hükümetine, iktidardaki merkez-sol hükümete, Bologna belediye başkanına, Rifondazione Comunista(yeniden kuruluş komunist) Partisi Bakanı Ferrero'ya ve İç İşleri Bakanı Amato'ya karşı slogan attı.
Katılımcılar arasında şu sıralar gündemde olan ünlü bir yüz de mevcuttu; Scalzone. Yaklaşık 15 sene boyunca Fransa'da hapis cezası çeken ve 2 ay önce İtalya'ya geri dönen eski Potere Operaio(işçi gücü) lideri, kortejde ilgi çeken yüzlerdendi. 1980'li yıllarda çoğunlukla polise karşı gerçekleştirilen saldırılarda yer alması yüzünden hapis yatan Scalzone'nin siyasi açıdan ne yapacağı halen merak konusu.
Eylem ardından gerek bölgesel gerekse de ulusal basın eylemcileri her zamanki gibi No Global ve sosyal merkezlere takılan gençler olarak tanımladı. Bologna basını ise kortejin geçtiği sokakların genelde yabancı marketlerine sahip olmasını sebep bilerek sayfalarında eylem ve eylemcilerden korkan ve onları yanlış bulan göçmen esnafın görüşlerine yer verdi. Sağ eğilimli gazeteler ise bu ve bunun gibi olayların güvenliği tehdit ettiğini, ülkede yasa dışı göçmenleri koruyan bir avuç insanın var olduğunu ve polisin daha fazla şiddet kullanması gerektiğini yazdı.
Siyasi krizler arasında yaklaşık 1 ay önce sonuçlanan bakanlar raporuna göre halen yürürlülükte olan Bossi-Fini göçmenlik yasası değiştirilmeli. Ancak yeni yasa tasarısı halen meydanda yok. Öte yandan hazırlanan rapora göre KBMler'in kaldırılması öngörülmüyor.
Bilindiği üzere gerek İtalya'da gerekse de çeşitli AB ülkelerinde bulunan Kısa Süreli Barınma Merkezleri yasa dışı göçmenlerin sınır dışı edilmeden önce kimlik tespiti çalışmasının gerçekleştirildiği merkezler. Burada göçmenler sağlık ve birçok temel insani haktan mahrum şekilde yaşıyorlar. Bu merkezler Emergency ve Amnesty International gibi uluslararası sivi toplum kuruluşlarınca AHİM'e şikayet edildi ve birer özel hapishane olarak tanımlandı.
Bu merkezlerin bir çoğunda şiddet ve yolsuzluk iddaları ile soruşturmaları açılsa da ulusal bir çözüm elde edilemedi.

Kimliksiz ölen göçmenlerin kim oldukları bile bilinmiyor.

15/01/2007

Son üç günde hayatını kaybeden 3 göçmenin üçü de yasa dışı
Roma'daki evinde küçük kızı Hasib Mohamod ile yaşayan Bengladeşli göçmen kadın Mary Begum'un evinde çıkan yangın sırasında pencereden apartman boşluğuna atladı. Kızıyla berbaber 5. kattan atlayan anne ve kızın ikisi de hayatını yitirdi. Olay sırasında evde 15 kişinin birlikte yaşadığı tespit edildi, 14'ü Bengladeş biri İtalyan yurttaşı.
Aynı gün(13 ocak 2007) olayların ardından akşam saatlerinde vasat apartman şartlarını, göçmenlerin halk evlerinde oturmasını zorlaştıran uygulamaları ve fahiş kiraları protesto etmek için olayın gerçekleştiği sokakta eylem yapan göçmenler ve İtalyanlar'dan oluşan topluluk polis şiddeti ile karşılaştı. Olaylar ardından yaralanan 2 göçmenden birinin bacağı kırılırken diğerinin de omurgasında zedelenme olduğu tespit edildi. Yaralananlardan birinin o gün hayatını kaybeden 38 yaşındaki Begum'un akrabası olduğu bildirildi.
Öte yandan dün(15 ocak 2007) Milano'nun yakınındaki Buccinasco belediyesinde ise Peru'lu bir göçmenin cesedi çalıştığı evde bulundu. Ev sahibinin ifadesine göre elinde anahtar olduğundan dolayı içeri girdiği fark edilmeyen kadının sabah evde işlerini yapmaya başladığı tahmin ediliyor. Öğle vakti oğlunu okuldan almak için evden çıkan ev sahibi geri döndüğünde Peru'lu göçmenin cesedini buldu.
Yaklaşık 2 aydır kaçak olarak evde çalıştırılan kadının üzerinden hiçbir kimlik çıkmadı. Adını ve soyadını bilmediğini söyleyen ev sahibi Peru'lu göçmeni Bolivya'lı bir arkadaşının tavsiyesi üzerine çalıştırıdığını bildiridi. İlk tespite göre kadın boğazı sıkılarak öldürülmüş.
Yasa dışı göçmen olmanın kolaylaştırıldığı hatta göçmelerin yasa dışı olmaya itildiği İtalyan göçmenlik yasası Bossi-Fini sayesinde İtalya'nın herhangi bir yerinde kendisi hakkında hiçbir bilgiye sahip olunamayan onlarca göçmen ölüyor her yıl. Ölen çalışanı tanımadığını söyleyen iş veren ve iş arkadaşları ise makina tanımı alan göçmenlerin içinde bulundukları yabancılaşma dünyasını açıkça ortaya koyuyor.

Yeni yıla girerken göçmenler ilgi odağı

08/01/2007

İtalya'daki göçmenler 2007 yılına iktisadi, yasal ve geleneksel açıdan ilginç olaylara tanıklık ederek girdi.
Öncelikle Torino kentinde Kızıl Haç merkez bürosu işgal edildi. KBM(kısa süreli barınma merkezi) adlı yasa dışı göçmenlerin toplandıkları merkezlerin ulusal bazda işletmesini elinde tutan Kızıl Haç Askeri Birimi tepkilerin odağı halen. 8 “itaatsiz” tarafından işgal edilen Torino merkez bürosuna zorla giren polis 3 saatlik işgali sona erdirdi. Eylem sonrası kentte el ilanı ve imza toplama kampanyası başlatan eylemciler Kızıl Haç'ı, KBMler'i işletmekten vazgeçmeye çağırıyorlar. Başta Emergency, Sınır Tanımayan Hekimler ve Amnesty International olmak üzere birçok sivil toplum örgütünce özel hapishane olarak nitelendirilen bu merkezlerin varlığı ve yaşam koşulları tepki unsuru.
Aralık ayının ilk günleri Torino'da bu manzaralara tanıklık ederken son günleri ise hızla gelen haberlerle ısındı.
Genova kentinde şiddete maruz kalan ve ardından tecavüz edilen Fas'lı kadın göçmen tedavi edildiği hastahaneden taburcu edilirken yasa dışı olduğu ve sınır dışına gitmesi için verilen elindeki davetiyenin süresinin bitmiş olmasından dolayı ilk Alitalia uçağı ile Kasablanka'ya gönderildi. Bilindiği üzere İtalyan göçmenlik mevcut yasası gereği yasa dışı bir göçmen sağlık, iş vb. gibi çeşitli olağan sebeplerle İtalya'ya bağlı olsa da sınır dışı edilmek zorunda.
Öte yandan müslüman göçmenlerin Milano'da kaçak satım ve kesim ile gerçekleştirdikleri kurban bayramı toplu cinaayeti de ekranlara şok şekilde yansıdı. Ayrılıkçı ırkçı parti Lega Nord(kuzey ligi)'un yayın organı TelePadania'nın gizli kamera çekimleri sayesinde elde ettiği görüntüler gündeme yerleşti. Milano ilinin sınırıları dışına yakın boş bir arazide izinsiz hayvan satışı gerçekleştiren göçmenler kesimi, dağıtımı, et satımını ve hatta pişirmeyi bile pislik içinde gerçekleştirince sağlık kuruluşları, yerel yönetim ve hayvan haklarını koruma dernekleri tepkileri müslüman göçmenlere yöneltti. Haklı tepkiler ne yazık ki ırkçı siyasete malzeme oldu. Uyum ve birlikte yaşama kavramlarındaki kargaşadan yararlanan ırkçı siyaset göçmenlerin müslüman olmasını adetlere ve etnik yapıya saldırı yapmak için malzeme etti ve 1 gün boyunca görüntüler ve haber sesli ve görüntülü ırkçı propaganda yayın organlarında yer aldı.
Son olarak yeni yılın ilk günlerinde İç İşleri Bakanı Amato'nun aldığı karar ırkçı kesimleri tekrar anti propaganda yapmaya teşvik etti. Italya'da bulunan cami ve mescitlerin yurt dışından finansman edinmesini yanlış bulan bakan tüm islami ibadet merkezlerinin finansmanlarının denetim altına alınacağını açıkladı.
İtalya'da yeni yılda da uyum ve birlikte yaşama konularında gerek göçmenler gerekse de merkez-sol hükümet kargaşa yaşarken göçmenlik yasası, KBMler ve ırkçı siyaset mevcudiyetini koruyor.

Yeni göçmenlik yasa tasarısı

19/12/2006

Merkez-sol hükümeti İç İşleri Bakanı Giuliano Amato'nun uzun zamandır yaptığı çalışmaların sonucu değerlendirilmeye başlandı.
İtalya'nın 3üncü büyük göçmen nüfusuna sahip Torino ilinde yapılan toplantı serilerinin ilkinde tahlil edilen ve tartışılan yeni göçmenlik yasa tasarısı yeniliklerle ancak birçok eksiklikle de dolu. Yaklaşık 100 kişinin katıldığı toplantı katolik yardımlaşma derneği SerMİG'in Porta Palazzo ana binasında yapıldı. Tavolo Immigrati(göçmenler masası), Torino Belediye'si, Rifondazione Comunista(yeniden kuruluş komunist) partisi ve Arci gibi birçok sivil toplum örgütü temsilcileri ve çok sayıda göçmenin katıldığı toplantı 16 Aralık'ta gerçekleşti.
Toplantının açılışında yasa tasarısını ayrıntılı hukuki açıdan tahlil eden Av. Gianluca Vitale yaklaşık 1 saatlik bir konuşma yaptı. Yeni tasarının genel hatlarıyla gene eskileri gibi göçmeni sadece iş gücü olarak tanımladığını belirten Vitale bilhassa KBM'lerin(kısa süreli barınma merkezleri)kapatılması konusunda bir açıklama yapılmadığına dikkat çekti.
Yasa tasarısının genel başlıklarıyla özeti şöyle;
Bakan Amato'nun tasarısı da eski yasa gibi göçmenlerin İtalya'ya iş aramak amaçlı girme haklarını tanımıyor. Göçmenler İtalya'ya bir İtalyan iş veren tarafından çağırıldıkça girebilirler. Bu durum ise sadece bir kaç belirleyici sayesinde gerçekleşebiliyor. Eğer iş veren işçi aramak amacıyla yurt dışına gitmişse işçi seçme olasılığı var aksi halde işveren tatil sırasında bir işçi ile tanışmış ve onu işine almaya karar verir. Bu hayali olasılıklar haricinde iş veren yurt dışındaki İtalyan konsolosluklarına veya gene yurt dışındaki iş bulma kurulmlarına başvurarak işçi bulmaya çalışır. İş verenin bir şirket sahibinden öte bazı zamanlarda babasına bir bakıcı arayan basit bir yurttaş olduğunu düşünürsek bu tarz bir yöntem işe yaramıyor. Bu noktada küçük veya büyük çaplı işverene İtalya'daki işçi kurumlarına baçvurma şansı kalıyor ki bu noktada da konu yurt içindeki iş gücü ile alakalı oluyor. Bu durum da yurt dışından işçi girişi ile doğrudan bağlantılı değil.
Bu konu ile ilgili eklenen yeni alt başlık ise bir hayli ilginç. Yurt dışından getirtilen göçmen işçiden eğer iş veren memnun kalmazsa sözleşmede belirtilen deneme süreci sonrasında kurtulmak mümkün. İşçi ülkesine gönderilir ve yeni biri çağırılır.
Önceki yasalarda 6 ay olarak tanınan işsizlik süresinde İtalya'da kalma süresinin 1 yıla çıkartılması diğer önerilerden. Çalışma izni ile İtalya'da yaşayan göçmen çalışma sözleşmesibittikten 1 yıl sonraya kadar yeni bir iş aramak için oturma iznine sahip olabiliyor. Bu sürenin de bitmesi halinde göçmen ülkesine dönmek zorunda.
Tasarı yasa dışı göçmenlerle de ilgili yeniliklere sahip. KBMler'de bulunup sınır dışı edilen göçmenler halen yürürlülükte olan yasaya göre 10 yıl boyunca İtalya'ya girme yasağına taabi ancak yeni tasarıya göre süre 5 yıla indiriliyor. KBMler konusunda ise küçük bir yenilğe sahip olan tasarıda mevcut KBMler'in sınır dışı edilmesi gereken ve suç işlemiş olan göçmenler için kullanılması öngörülüyor. Öte yandan sicilinde suç bulunmayan yasa dışı göçmenler için ise yeni KBMler'in kurumu söz konusu.
Göçmenler yeni yasa tasarısı ile de kotalara taabiler. Eski yasaya göre kotalarda hafif artışın kaydedildiği tasarıda kotaların dağıtımında ise bir düzenleme söz konusu değil. Örneğin en son yurt dışından işçi getirmek için belirlenen 350bin kişilik kotanın dağıtımında bir kontrol uygulamayan hükümet bazı kentlerin hiçbir göçmen işçi talebinde bulunmamasını engelleyememişti. Yeni tasarıda da kanunun herkes için geçerli olduğu gerçeği göz ardı ediliyor.
Oturma izinlerinin yenilenmesi konusunda kontrol bu tasarıda da Polis’e ve Emniyet Müdürlüğü’ne bırakılmış durumda. Her ne kadar 11 Aralık tarihinden itibaren yaklaşık tüm İtalya’da Posta Ofisleri yenileme süreci için evrak toplama işlemini devralmış olsa da bu pilot uygulama yeni tasarıda yasalaştırılacak maddeler arasında bulunmuyor. Öte yandan oturma izni yenileme ve kontrol işlemleri halen İtalya’nın sadece kuzeyindeki bazı illerde belediyeye devredilmiş durumda.
Göçmen işçilerin aile bireylerini yanlarına aldırmaları konusunda ise eski yasaya bağlılık devam ediyor. Ailevi birleşimler halen sadece birinci dereceden yakınlar için geçerliyken iktisadi garanti söz konusu olsa da ikinci dereceden akrabalar ve diğer yakınların İtalya’ya getirilmesi konusunda ise herhangi bir yenilik yok. Bilindiği üzere sadece İtalya’da değil tüm Avrupa Birliği ülkelerinde göçmen kitleleri belarli iş sektörlerinde ve kentlerde yurttaşları ile birlikte yaşamaktalar. Torino ilinde Fas’ın belirli bir kentinden olan göçmenler bulunurken Modena kentinde ise Türiye Çorum’lu göçmenler bulunmakta. Bu tarz gruplaşma memleketliler arasında haberleşme ile oluşurken bu aynı yerli olan göçmenlerin araba olma olasılıkları pek tabii ki pek az. Böylelikle bu buluşmanın gerçekleşmesinin yasaya göre yasal olmayan yollardan oluşma olasılığı çok yüksek. Işte bu noktada da göçmenlerin yasal yollardan yer değiştirmesine ilişkin bir uygulama söz konusu değil.
Göçmenlerin İtalya’ya sadece iş aramak amacıyla gelmeleri konusunda ise sadece otosponsorizasyon bazlı bir çözüm söz konusu. Göçmen ülkesindeki İtalyan konsolosluğuna çalışma amacıya vize başvurusunda bulunduklarında evraklar arasında belirlenecek olan bir maddi varlığı(para) da beyan etmeleri gerekiyor. Bu durumda sorun para kazanmak için İtalya’da iş bulma hedefinde olan bir göçmenin bu paraya sahip olma imkansızlığı sorun olarak ortaya çıkıyor. Öte yandan uçak parası, vergiler, iş bulmak için geçirilen zaman vs. kaçak yollardan İtalya’ya gelen göçmenlerin harcamalarını ikiye katlıyor.
Bu yasa tasarısında da İtalya’da halen bulunan yüz binlerce yasa dışı göçmenin yasallaştırılması konusunda bir yenilik yok. Merkez-sol hükümetin çalışmaya başladığı ilk haftalarda 350bin olarak tanımlanan yurt dışından göçmen işçi getirtme tasarısı dabu noktada mevcut ihtiyacı karşılamış gibi gözükmüyor. Alınan bilgilere ve edinilen tecrübelere göre bu uygulamaya baş vuranların çoğu zaten İtalya’da bulunan yasa dışı göçmenler. Iş verenler ile ticari danışmaların berber hazırladıkları sahte evraklarla yurt dışında gösterilen göçmen kabul izni çıktığında ülkesine dönüp oradaki İtalyan konsolosluğu vasıtasıyla çalışma vizesine başvurmak zorunda. Böyelikle masrafların ve zamanın artığı bu durum en önemlisi yukarıda da belirtildiği gibi İtalya’da yaşayan yasa dışı göçmenlerin düzgün yollardan ve tamamen yasallaştırılmasını sağlamazken yurt dışından İtalya’ya girme imkanı doğan göçmenlerinde kotalarını engelliyor.
Yasa tasarısı, halen yürürlülükte olanı gibi ROM etnik kökenli göçmenlere bir açıklık kazandırmıyor. Bilhassa eski Yugoslavya yurttaşı olup savaş sırasında İtalya’ya gelmiş olan göçmenler bir kimlik kartına sahip olsalar da şu anda mevcut olmayan bir devletin yuırttaşlarılar. Böylelikle geri dönüş için ne Sırbistan, ne Bosna ne de Hırvatistan’a kabul edilmeyen bu göçmenler İtalya’dan sınır dışı edilemiyorlar. Öte yandan oturma izni olmadan yakalandıklarından dolayı sınır dışı edilme ile cezalandırılmaları gerektiğinden dolayı da emniyet tarafından oturma izni almaları engelleniyor.
Oturma izni ve oturma kartı belgelerinin gelirle bağlantılı olması konusu da bu tasarıda çözüme kavuşmuş gözükmüyor. Belirli bir gelire sahip göçmenlerin edinebileceği en az 3 en fazla 10 yıllık oturma izni anlamına gelen oturma kartı böylelikle düşük gelirlilere ve işsizlere verilemiyor. Bu noktada da göçmenlerin arasındaki hak farklılığı iktisadi sartiarla doğru orantılı tanımlanıyor. Pek tabii ki yaş faktörü de bu konuda sorun ifade ediyor. Örneğin emekliliğe hak kazanmamış ancak ileri yaşlarda İtalya’ya çalışmaya gelen göçmenler ilerleyen yaşlarından dolayı işsiz kaldıklarında öncelike oturma kartına sahip olamıyor ardından ülkelerine geri dönme riski ile yüz yüze kalıyor ve ardından da ne İtalya’da ne de kendi ülkelerinde emekliliğe normal yaşta hak kazanabiliyorlar.
Göçmenlerin suç işlemeleri ve hapis cezasına çarptırılmaları durumunda cezanın bitiminde sınır dışı edilemeleri konusunda da tasarıda bir yenilik söz konusu değil. Herhangi bir İtalyan yurttaşı ile aynı suçu işlemiş ve aynı cezayı almış bir göçmen hapis cezası bitiminde İtalyan yurttaşına tanınan sosyal yardım ve yönlendirme hizmetlerinden yararlanamıyor. Bu noktada yıllar boyu süren çalışma, uyum ve harcanmış süre ile ödenmiş vergilerin anlamı kalmıyor.
Italya’da ailesi sayesinde doğan, bulunan, okuyan veya çalışan 18 yaşının altındaki çocuklar için de tasarıda yeni bir değişiklik yok. Halen uygulamada olan yasa İtalya’da doğan çocukların yurttaşlığa geçmelerini öngörmüyor. 5 yaşına varan çocuk oturma martini almaya sadece ailesi oturma kartına sahipse hak kazanıyor. Oturma kartının maddi değerlere bağlı olduğu düşünülürse bu durum tamamen iktisadi yapıya bağlı ancak çocuğun İtalya’da doğmuş olmasına değil. Öte yandan 18 yaşına gelen çocuğun isteğine bağlı olarak edinebileceği yurttaşlık hakkı da aile mensuplarından en azından birinin oturma kartına sahip olup olmamasına bağlı. Eğer çocuk 18 yaşında bu duruma sahip olmayan bir aileye aitse ya çalışma ya da okuma izni edinmesi gereken bir bağımsız bireye dönüşüyor.
Avrupa Birliği dışından gelen göçmen üniversite öğrencileri ise yeni tasarıda da sağlık hizmetini ücret karşılığında edinme hakkına sahipler. Haftada en fazla 20 saat çalışma hakkına sahip öğrenciler bu durumda işçi haklarını edinmiş olsalar da sözleşme ardından işsizlik hakkına sahip değiller. Öğrenciler iş ve işçi bulma kurumu vasıtasıyla iş bulma hakkına da sahip değiller.
Kısacası birkaç yeni düzenleme haricinde KBM ve oturma izninin iş sözleşmesi ve gelirle bağlılığı başta olmak üzere bir çok konuda yeniliğe sahip olmayan yasa tasarısı Ocak 2007’de öneri halini alacak. Bu süreçte bakan Amato’nun göçmenler ve derneklerden gelen tavsiyelere ses vermesi bekleniyor.

Torino'dan ırkçılığa karşı anarşist başkaldırı

25/11/2006

Belediye Meclisi binası önünde yapılan eylemde onlarca kişi KBMler'in kapatılmasını istedi.
2000 yılında ayrılıkçı ırkçı parti Lega Nord(Kuzey Ligi) Avrupa Meclisi eski temsilcisi Borghezio'nun çoğunluğunu göçmenlerin oluşturduğu bir barınağı ateşe vermesi sonucu kentte oluşan tepkilerin ardından bugüne kadar gelen dava dün Torino Belediye Meclisi binasının önünde protesto edildi.
Borghezio genellikle yasa dışı işçi niteliğindeki göçmenlerin kaldığı barınakları ateşe vermesi ardından para cezasına çarptırılmıştı. Ancak ödemeyi yapmayan eski milletvekili aynı yılda Torino Belediye Meclisi'nde bir konuşma yaparken İtalyan Anarşist Federasyonu üyesi 4 kişi ''KMBler'i kapatın Sınırları kaldırın'' yazılı bir pankart ile Borghezio'yu protesto etmişti. Ardından aldıkları para cezası ve sonuçlanmayan dava bugüne kadar süre geldi. 11 Aralık'ta sonuçlanması beklenen davanın öncesinde bugün(cumartesi 25 kasım) KBMler'in kapatılması, yargılanan arkadaşları ve göçmenlerle dayanışma amacıyla Federasyon bir eylem gerçekleştirdi.
Eylem sırasında el ilanı dağıtılırken hoparlörden halka Borghezio'nun 2000 yılında yaptığı şiddet eylemi anlatıldı.
Bilindiği gibi KBMler merkez-sol eski hükümeti bakanları Livia Turco ve Napoletano tarafından çıkarılan yasa ile kurulmuş ve Berlusconi hükümeti bakanlarından Bossi ile Fini'nin düzenlemeleri sayesinde mükemmelleştirilen göçmenlik yasasının sonucudur. Yasa dışı olarak İtalya topraklarında dolaştığı tespit edilen bir göçmen kimliğinin belirlenmesi için en fazla 59 gün boyunca KBM'de tutulduktan sonra sınır dışı ediliyor.

İtalya'da islam okulu tartışması

07/11/2006

Yaklaşık 2 yıl önce yaz sonunda ilk açılışı denenen ve başarısız olan Milano Nagib Mahfuz ilkokulu bu sene eğitim hayatına başladı. Ancak tartışma tüm ülkeye yayıldı.
İtalya'nın Milano kentinde Mısırlı göçmen ailelerinin çocukları için açılan okul en sonunda eğitime başladı. 2004 yılı ağustos ayında, yeni eğitim döneminde açılacağı açıklanan okul gerek eyalet meclisinin gerekse de emniyet müdürlüğünün müdahalesi ile kapanmıştı. Ancak 2 sene sonra eylül ayında tekrar gündeme gelen okul bu sefer gerek İtalyan gerekse de Mısır diplomatik temsilcilerinden geçer not aldı.
Milano Mısır Konsolosluğunun hazırladığı arapça ders kitapları, 100 öğrencisi, çift dilli müfredatı ve İtalyan müdürü ile bir aylık gecikmeye rağmen eğitime başlayan Nagib Mahfuz ilkokulu tartışmaları tekrar gündeme getirdi.
Öncelikle 2 sene önce olduğu gibi bu sene de açılışı sırasında ayrılıkçı ırkçı parti Lega Nord(Kuzey Ligi)'un protestosu ile karşılaşan öğrenciler, veliler ve eğitim görevlileri şu sıralarda gerek televizyonda gerekse de yazılı basındaki tartışmalara cevap vermeye çalışıyorlar.
Bu tartışmalar Lega Nord partisi meclis temsilcisi Calderoli'nin 6 kasım 2006 akşamı katıldığı bir televizyon programında en saldırgan halini aldı. Milletvekilinin açıklamasına göre müslüman göçmen topluluklarına hitap eden bir okulda sadece terörist yetiştirilebilir. Açıklamasını bu şekilde canlı yayında yapan Calderoli'ye hem program yönetmeni hem de stüdyodaki diıer konuklardan tepki geldi. Konu üzerine ertesi gün açıklama yapan okul müdürü Lidia Acerboni okulun artık hem fiziki hem de müfredat açısından her norma uygun olduğunu belirtti.
Yıl içerisinde hem İtalyan hem de Mısır ilkokulları müfredatlarını işleyecek ve dini dersler dahil olmak üzere haftada 27 saat eğitim verecek olan okulun öğrencileri yıl sonunda italyan yıl atlama sınavına ek olarak Milano Mısır Konsolosluğu'nda Mısır Eğitim Bakanlığı'nın öngördüğü sınava girecekler.

İtalya adaları yeniden doldu

24/10/2006

Son üç gündür devam eden dalgasız Akdeniz ve soğumayan havalar İtalya sahillerine yaklaşık 500 göçmenin varmasını sağladı.
22 Ekim 2006 pazar günü İtalya'nın Lampedusa adası yakınlarına 30 deniz mili uzaklıkta tespit edilen tekne ile başlayan üç günlük akım dün gece saat 01:30'daki 35 kişilik kayık ile devam etti. Pazar günü varan iki tekne, pazartesi Sicilya'nın güneyine varan bir diğer tekne ve en son dün geceki kayık ile adedi 500'ü geçen göçmenler Lampedusa'daki KBM(kısa süreli barınma merkezi)'ye sığmadılar.
Bölgeye yakın diğer KBMler'e dağıtılan göçmenlerden bazılarının sıvı ve katı besin eksikliği ile aşırı güneş sayesinde oluşan rahatsızlıkları yüzünden tedaviye alındıkları bildirildi. Son üç günde oluşan bu hızlı akım yüzünden sahil kontrolünü elinden kaybeden güvenlik güçleri uzun süre sonra ilk defa göçmenleri taşıyan teknelerin Sicilya adasına kadar varmasını engelleyemediler. Genelde Lampedusa adası açıklarında tampon bölgede durdurulan kayıklar bu sefer onlarca mil süren deniz sınırını yakalanmadan aştılar. Yetkililerden yapılan açıklamaya göre bir tekneden bazı göçmenlerin cep telefonu ile sahil güvenliği aradığı ve yardım istediği de öğrenildi.
Gelişmeler ardından ulusal mecliste tartışma yaşandı. Ayrılıkçı ırkçı parti Kuzey Ligi(Lega Nord), hükümeti “yasa dışı” göç sorumlusu olarak tanımlanan Libya'ya yaptığı ziyaretlerde etkisiz kalmakla suçlarken Sicilya Eyaleti başkanı Salvatore Cuffaro ise bölgede alınan önlemlerin yetersiz olduğunu dile getirdi. Bu ay sonunda İspanya'da yapılacak, konu ile ilgili ülke ve eyalet başkanlarının da katılacağı bir toplantıda taleplerini dile getireceğini bildiren Cuffaro güney İtalya'da kurulması beklenen UNESCO'ya bağlı sığınmacı gözlem ve kontrol merkezinin önemini bir kez daha anlattı.
Öte yandan Sınır Tanımayan Hekimler İtalya temsilciliği 2006 yılının ilk aylarında ortaya çıkan KBM içi ırkçı ve şiddet dolu uygulamaların bu son akım sayesinde yeniden ortaya çıkmasından endişe ettiklerini açıkladı. Konu üzerine bir açıklama yapan Caltanissetta KBM'yi işleten ve bahsi geçen kooperatif ellerinden geleni yaptıklarını ve hükümetin kendilerini gözlem altında tuttuğunun farkında olduklarını açıkladı.
Bilindiği gibi KBMler Avrupa Birliği Şengen yasası ve İtalya göçmenlik yasası Bossi-Fini(eski Turco-Napoletano) sayesinde ortaya çıkan; AB dışı yurttaşların AB üye ülkelerinde vizesiz bulunamaması ile ilgili durum ve uluslararası adalet ve gelir eşitsizliğinin yarattığı “yasa dışı göçmen” tanımını ve göç akımını engellemek için yapılan merkezler. İtalya haricinde birçok AB ülkesinde de bulunan bu merkezler “yasa dışı” yollardan AB ülkelerine girmek isteyen göçmenlerin tespit edildiklerinde sınır dışı edilmeden önce kimlik taramalarının yapılmasına yarıyor. Italya, Gradisca ve Lampedusa ile Avrupa Birliği'nin en büyük KBMler'ine sahip.

İtalya sahilleri mezarlık

23/08/2006

Son bir haftadır deniz yolu ile İtalya'ya ayak basmaya calışan yasa dışı göçmenlerin sayısı 1000'i bulurken 75 kayıp ve 15 ölü var.
Son yılların en yüksek nicelikte göçmen akışına tanıklık olan güney İtalya sahilleri ve adaları bu sıcak yaz aylarında adlarını ölüm turizmiyle duyuruyorlar. Seçimler sonrası göreve gelen merkez-sol hükümetinin yaklaşık 400bin yasa dışı göçmene iş olanağı vereceğini açıklamasıyla Akdeniz kayıklar ve takalarla doldu.
Her zamanki gibi Libya üzerinden gelen ve çoğunluğunu Nijerya, Eritrea, Somali, Etiyopya ve Senegalli göçmenlerin oluşturduğu takalar günler süren yolculuk sonrası İtalya'nın Lampedusa adası yakınlarında radara yakalanıp sahil güvenlik görevlilerince karaya çıkartılıyor. Bazıları ise Malta deniz sınırına girme çabasındayken tespit edilip yakalanıyorlar.
Democratici di Sinistra(Solun Demokratları) Partisi Onursal Başkanı Massimo D'Alema'nın başbakanlığını yaptığı bir önceki dönemde görev yapan merkez-sol koalisyon hükümetinin yarattığı ve temellerini AB Şengen yasasından alan Turco-Napoletano sayesinde İtalya'da KBMler kuruldu. Kısa Süreli Barınma Merkezleri işte bu yasa dışı yollarla İtalya'ya gelmek isteyen göçmenleri denizde radarlarla tespit edip karaya getiren sahil güvenlik görevlilerinin eşliği sonrasında kimlik tespiti ve sınır dışı süreci için göçmenlere kısa zamanlı barınacak yer oluyor.
Siyasi iltica yasası bulunmayan tek AB ülkesi olan İtalya KBM içinde siyasi iltica başvurusunda bulunan göçmenlerin de taleplerini red etmesiyle ünlü. 1967 İsviçre anlaşması kriterlerini baz alan İtalyan devleti bu sayede anlamsız sebeplerle Nijerya, Afganistan, Türkiye ve Yakın Asya ile Güney Amerika ülkelerinde politik sorun öngörmediğinden dolayı KBMler'de siyasi başvuruda bulunan göçmenleri de sınır dışı etme hakkına sahip.
Uluslararası gelir farklılığının artması ve bölgesel savaşların sürekliliği ile bitmeyişi de hesaba katılınca artık göçmenlik kavramı yasa dışı yolculukla eşleşir duruma geldi. Işte bu noktada bir yarım ada olan ve Kuzey Afrika'ya adeta bağlı olan İtalya bu göç akışına ev sahipliği yapmak zorunda kalıyor. Her ne kadar yıllardır Libya ile diplomatik görüşmeler ve Gaddafi hükümeti ile anlaşmalar yapılmış olsa da yasa dışı göç süreci kanlı bir şekilde halen devam ediyor.
Geçen hafta cumartesi günü(12/08/2006) ilk büyük takaların gelmesi ile başlayan akım hergün yüzlerce göçmeni taşıyan kayıkların Lampedusa KBM'yi doldurup taşırması sonucuna kadar getirdi. Salı günü radara batarken yakalanan bir takadan ise 15 ölü ve 50 kayıp sonucu çıktı. Son günlerde de devam eden akım sonrası rakam 75 kayıba çıktı. Sicilya adasının çeşitli hastanelerinde yoğun bakımda olan onlarca göçmenin durumu da halen ciddiyetini koruyor.
Ortalama 5 ila 6 gün yolculuk yapan ve bu yolculuğun 2'inci gününde su ve yemeklerini bitiren göçmenler sıvı ihtiyaçlarını deniz suyu ile karşıladıklarından dolayı aşırı tuzlanan kan ve deri güneşle de karşılaşınca vücutta ciddi yanıklara sebep oluyor. Sahil güvenlik görevlileriyle birlikte müdahelede bulunan hekimlerin beyanına göre göçmenlerin çoğu sıvı eksiği veya yanık sebepli enfeksiyona maruz kalıyorlar.
Lampedusa KBM ise tamamen doldu. Son bir kaç yıldır hapishane kurarak ve sınır dışı politikası edinerek yasa dışı göçmenlik sorunu ile başa çıkabileceğini sanan hükümetler şimdi yeni bir KBM inşaasından bahsediyorlar. İtalya böyle giderse projelerin bitimi ile toplamda 20 KBMye ulaşarak bir AB rekoruna sahip olacak. Öte yandan ise ülkenin dört bir yanını kaplayan hapishane niteliğindeki bu merkezlerle yeni bir tutuklu-suçlu-tutsaklık kavramlarına ev sahipliği edecek yapıları politik terminolojiye sokmuş olacak.
Son günlerde yaşanan bu durum karşısında Ulaştırma Bakanı Bianchi acilen 10 milyon Avro'luk bir masraf paketine ihtiyaç duyulduğunu söylerken ayrılıkçı ırkçı parti Kuzey Ligi sözcüsü Calderoli ise sınırların kapatılması ve şiddet zeminli sahil güvenlik tedbiri alınmasını talep etti.
Hükümet halen yürürlülükte olan göçmenlik yasası Bossi-Fini'yi değiştirmek isterken iç muhalefeti ise yasanın tamamen kalkması yanlısı. Öte yandan hükümet koalisyonu üyelerinden Margarita ve Ulivo ise yasanın bazı değişikliklere taabi kalabileceğini ancak kaldırılamayacağında ısrar ediyor.

Pakistanli bir göçmen ailenin adaleti

28/07/2006

İtalya'nın Brescia kentinde yaşamakta olan göçmen aile dün basın gündemine “iyi bir müslüman” olmadıgı için öldürdükleri kızları ile geldirler.
Muhammed, Bushra, Hina ve 3 küçük kardeş. 6 kişilik bu Pakistanlı aile her yaz oldugu gibi bu yaz da tatili ülkelerinde geçirmek için Milano havalimanı yolunu tuttular. Ancak yolculuk bu sefer anne Bushra ve 3 çocuk ile başlamıştı. Geride kalanlar ailenin en büyük çocuğu 21 yaşındaki genç kız Hina ve baba Muhammed idi.
Üç gün önce Pakistan'dan acil olarak yaptığı dönüş sonrası cuma günü Brescia merkez karakoluna gidip verdiği ifade de anlaşıldığı gibi anne Bushra eşinin planlarından habersiz ancak olası bir şiddet olayından şüpheliydi. Bushra'nın polise verdiği ifadeye göre geride kalan 51 yaşındaki baba uzun zamandır “gerçek bir Pakistanlı” gibi yaşamayan kızları Hina'ya “göz kulak olmak” için İtalya'da kalmayı kararlaştırmışt?.
Çalışmaya başladığından bu yana ailesi ve gelenekleri ile bağlarını koparmaya başlayan ve Brescia'da oturan bir İtalyan ile birlikte yaşayan Hina “aile onuruna leke getirmek” ile suçlanıyordu. Ailesinin öngördüğü bir gençle evlenmeyi rededen ve “batılı” tarzda giyinmeye başlayan genç kız uzun zamandır evde tartışma konusuydu.
20 ağustos pazar günü yapılan araştırma sonucu evlerinin bahçesinde gömülü bulunan genç kızın ölümünden baba sorumlu tutuldu. Eşi Bushra'nın verdiği ifadeye göre işin içinde Pakistan'da yaşayan ailenin diğer iki kızından birinin eşi olan 27 yaşındaki Mahmood Zahid de vardı. Interpol ile birlikte yürütülen araştırmada Zahid ve olası diğer şüpheliler de aranmakta.
Bushra ve 17, 12 ve 10 yaşındaki üç çocuğu şu anda nerde olduğu ve adı açıklanmayan bir sığınma evinde konuk ediliyor. Kadının bu tutumuna Brescia'daki Pakistanlı göçmen topluluğunun tepkisinden korkuluyor.
Hina'nın 33 yaşındaki halı satıcısı erkek arkadaşı ise haberi alıdığı gün kendisi ile konuşmak için evinin önüne gelen gazetecilere demeç verirken sinirli bir şekilde yoldan geçen ve olanları izlemekte olan göçmenlere saldırdı. Araya girenlerin yardımı ile sakinleştirilen Giuseppe hakaretlerine devam etti.
İtalya'da bunun benzeri kültürsel farklılaşma ve kabullenememe vakası şu ana kadar yaşanmamıştı. Genellikle ikinci veya üçüncü nesillere kadar ilerleyen göçmenlik geçmişi olan ülkeler olan İngiltere, Fransa, Almanya veya İsveç gibi ülkelerde gözüken bu aile içi adalet ve şiddet olaylarının İtalya'da da gözükmesi yetkilileri endişe içine soktu.

Padova’da göçmenler arası çatışma

27/07/2006

Nijeryalı ve Kuzey Afrikalı iki grup arasında tüm gün boyunca yaşanan çatışma dün gece sona erdi. 20 tutuklu, biri ağır üç yaralı.
İtalya’nın Padova kentinde şehrin çıkışında bulunan ve genellikle göçmenlerin yaşadığı toplu konutlarda Çarşamba(26/07/06) sabahı iki grup arasında tartışamlar başladı. İlerleyen saatlerde toplu konutların tümüne sıçrayan kavga tam bir çatışmaya dönüştü. Öğleden sonra polis ve jandarma ekiplerinin bölgeye varmasıyla durulması beklenen olaylar perşembe sabahının ilk saatlerinde kadar devam etti.
Çıkış sebebinin bir kaç gün önce bazı Nijeryalı göçmenlerce Padova Camii’nin dış duvarına zarar verilmesi olarak tahmin edilen çatışmaya yaklaşık 200 kişilik bir göçmen grup dahil oldu. Güvenlik görevlilerinin olaya müdahele ettiği sırada silah seslerinin duyulması üzerine şiddetlenen olaylar sonrasında 67 evde yapılan arama sayesinde onlarca kesici alet, silah ve 1 kilo kokain bulundu. Tutuklanan 20 göçmenin 5’inin yasa dışı olduğu fark edildi. Hastaneye kaldırılan 3 yaralı göçmenden birinin durumu ağır.
Olaylar sonrası bölgeye Padova belediye başkanı Flavio Zanonato ve güvenlikten sorumlu il meclis üyesi Marco Carrai de geldi.

350 bin yasa dışı göçmen tanınıyor

21/07/2006

İtalya’da bir işte çalışan yasa dışı göçmenler büyük bir çoğunluğuna oturma ve çalışma izni edinme hakkı tanınıyor
Sosyal Yardımlaşma Bakanı Paolo Ferrero’nun bugün(21/07/06) yaptığı basın açıklamasına göre bir işte çalışan ve iş vereninin sözleşme yapma razısında olan 350 bin yasa dışı göçmene baş vuru yaptıkları taktirde yasal konuma geçme hakkı tanınacağını belirtti. Bakan mevcut göçmenlik yasası olan Bossi-Fini’nin değiştirlmesi gerektiğini konu üzerinde çalışmakta olduklarını ancak şu anda küçük nüanslarla bu yasayı uygulamak zorunda olduklarını sözlerine ekledi.
Öte yandan Ferrero, İç İşleri Bakanı Giuliano Amato ile yaptığı görüşme sonrasında göçmenlerin bebek yardımını geri vermelerini ön gören yasa fıkrasını da değiştirdiklerini ve her doğan bebeğe yıllık 1000 avro yardım yapılmasına devam edileceğini söyledi.
Bakan Avrupa Birliğine 1 Mayıs 2002’de üye olan yeni ülkeler için uygulanan çalışma alanı ve ülkeye özgün iş kotalarının da serbest bırakılacağını belirtti. Ferrero sözlerine şöyle devam etti: “Yeni üyeler için 2009 yılına kadar ön görülen serbest dolaşımı ve serbest iş hakkını engelleyen yasa fıkrası da değiştirildi. Artık AB’ye 2002’de üye olan ülkelere farklı davranım söz konusu değildir.”
Bakanın açıklası sırasında gazetecilerden biri; halen İtalya’da olmayan yeni göçmenlerin giriş olasılıkları için yeni kotalar oluşturulup oluşturulmayacağı üzerine sorusuna Bakan; “Bu noktada sadece İtalya’da yaşayan yasa dışı göçmenleri düşünmek zorundayız” dedi.
Bu yeni uygulama sayesinde hazineye 1 ile 1,5 milyar avro yeni vergi kazandırılacak.

İtaya İç İşleri Bakanlığı önünde oturma eylemi

09/07/2006

Yüzlerce göçmen ve İtalyan sömürü şeklinde çalışmaya ve göçmenlik yasasına karşı Roma’da toplandı
8 Temmuz Cumartesi günü İtalya’nın başkenti Roma’da İç İşleri Bakanlığı Binası’nın önünde Bologna, Torino, Milano, Palermo, Bari ve diğer kentlerden gelen yüzlerce göçmen ve ırkçılık karşıtı İtalyan yurttaşlar sömürü haline dönüşen kölelik tarzı iş şartlarını ve hükümetin halen tamamen değiştireceğini açıklamadığı göçmenlik yasasını protesto ettiler.
Saat 11 ile 15 arası bölgedeki trafiği kapatan ve afişleriyle, sloganlarıyla yoldan geçmekte olan yüzlerce turistin şaşkın bakışları altında sıcaktan kavrulan eylemciler 4 saatlik gösteri sonrası hiçbir yetkilinin cevap vermemesi sonucunda bir basın toplantısı yapmak üzere alanı terk ettiler.
Saat 15:30’dan 17’ye kadar İtalya’da sözleşme-çalışma şartları-hayat pahalılığı konularrı arası bir konferans düzenleyen eylemciler taleplerini basına bir kez daha ilettiler.KBMler’in(Kısa süreli barınma merkezleri) kapatılması, göçmenlik yasasının yeniden düzenlenmesi ve iş kanununda Berlusconi hükümetinin yaptığı değişikliklerin silinmesi.
Bilindiği üzere önceki hükümet olan sağ parti koalisyonu Casa delle Liberta’nın(özgürlükler evi) üretimi olan yasalar son derece ırkçı dokulara sahip. Örneğin göçmenlik yasası olan Bossi-Fini iki ırkçı parti başkanı tarafından yapıldı. Bossi ırkçı ve ayrılıkçı parti Lega Nord(kuzey ligi) ve Mussoli’nin faşist partisi devamı olan Alleanza Nazionale(ulusal birlik) başkanı Fini bu yasanın kurucuları.
Öte yandan eski bakan Biagi’nin köklü değişklikleri ve meclisin çoğunluk oyu ile değişen çalışma kanunun konusundan halen tartışmalar sürüyor. Yeni hükümet Unione(birlik) destek aldığı Confindustria(sanayi birliği) işverenlerinde seçim sonrası bu yasaya dokunmaması üzerine uyarı ladı. Nitekim Romano Prodi hükümeti halen Biagi yasaı üzerine değişiklik yapmak bir yana yorum dahi getirmedi.

İtalya’da gizli servis üyelerine tutuklama

06/07/2006

2003 yılında kaçırılan ve ardından kaybolan Milano Camii imamı Abu Omar operasyonundan sorumlu tutulan gizli servis üyeleri tutuklandı
Milano Başsavcılığı’nca alınan karar üzerine dün(5 temmuz 2006) SİSMİ’nin(italyan gizli servisi) başındaki ikinci adam Marco Mancini ve general Gustavo Pignero tutuklandı. Tutuklamaların sebebi ajanların 17 Şubat 2003 tarihinde kaçırılan ve gerçek ismi Hassan Mostafa Osama Nasr olan Milano Camii imamı ve Milano İslam Merkezi Başkanı operasyonunda yasa dışı yollarla Amerikan gizli servisi CIA ile işbirliği yapmaları.
İtalyan Gizli Servisi(SİSMİ) Kuzey İtalya sorumlusu Mancini dün bir zamanlar üstüne ait olan Ravenna’daki evinde yakalandı. Mancini 80’li yıllarda Torino’daki Kızıl Tugaylar’a karşı çalışmaları ve genel itibariyle “anti-terörist” harekatlara katılması ile tanınıyor.
Suçlamalar İtalya ile sınırlı kalmıyor. Abu Omar operasyonunda İtalya topraklarında insan kaçırma ile 4 ABD vatandaşı ve CIA gorevlisi de suçlanıyor; Ralph Russomando, Sabrina de Sousa, Jeff Castelli ve Joseph Romano. Zanlılar CIA İtalya sorumluları ve İtalyan soyada sahip göçmen ailelerin çocukları. Suçlamaların odak noktası Jeff Castelli şu anda ABD’de bulunuyor. İşte bu noktada Milano Başsavcılğı ayrı bir dosyada ABD topraklarında ikamet eden ancak Abu Omar perasyonu ile ilgisi olan 20 kişiyi de zanlılar arasında bulunduruyor. Şu ana kadar yapılan araştırmalara göre CIA üyesi olan bu 20 kişiden hiçbirinin izine rastlanmadı.
Soruşturma başka bir cephede gene İtalya topraklarında ilerliyor. Libero adlı ulusal gazeteye yapılan polis baskını ardından bir bilgisayara soruşturma ile ilgili bilgi içerdiği sebebiyle el konuldu. Gazetenin ikinci editörü Renato Farina ise SİSMİ üyeleri ve operasyon ile ilgili olmakla suçlanıyor. Öte yandan aynı gazetede çalışan ve ismi açıklanmayan bir muhabir ise halen aranmakta.
Dün gece savcılıktan verilen bilgiye göre telefon görüşmelerini bu yasa dışı operasyon dahilinde dinlemekle suçlanan bir Telecom görevlisinin evinde ve ofisinde arama yapıldı. Hiçbir tutuklama gerçekleştirilmezken zanlının adı da açıklanmadı.
Konu üzerine başbakan Romano Prodi çok ilginç bir açıklama yaptı. Profesör operasyon ile İtalya’nın ilgisi olmadığını savundu. Öte yandan bu savını garantilemek amcıyla da her türlü savcılık araştırması ve kovuşturmasına hükümetin destek verdiğini belirtti.
Öte yandan konu üzerine açıklama yapan başka bir siyasetçi ise eski hükümet bakanlarından Carlo Giovanardi oldu. Bakan savcılığı sorumluluğu dışında davranmakla suçlarken başsavcılığın da Osama Ben Laden oyunu oynadığını söyledi. Bu açıklama üzerine Meclis Başkanı Fausto Betionotti ise ülkede adaleti yerine getirmekle yükümlü bireyler olan savcıların bağımsız karar vermeleri için soruşturma sürecinde rahatsız edilmemeleri gerektiğini söyledi.
Bilindiği gibi Abu Omar lakaplı Mısır vatandaşı olan Hassan Mostafa Osama Nasr 2003 yılında evi yakınlarında, sonradan verdiği beyanata göre, Amerikan aksanlı kişilerce yakalanıp bir kamyona bindirildi. Ardından başına geçirilen torba yüzünden bayılan Omar, İtalya Aviano’daki kullanılmayan askeri hava alanına götürülüp sorgulandı ve dövüldü. “Uluslararası terörizm” ile ilişkide olmakla suçlanan Abu Omar ardından Kahire’ye götürüldü. Bu uçakta dün tutuklanan Mancini’nin de bulunduğu savunuluyor. Kahire yakınlarında bir hapishaneye götürülen Omar mahkemeye çıkıp ifadesini verdikten sonra izine rastlanmadı.
Konu üzerine Avrupa Parlamentosu üyelerinde Dick Marty 7 temmuz 2006’da İtalya hükümetini uluslararası insan kaçakçılığı yapan gizli servislerle ortaklaşa çalıştığı için suçlamış ve bilhassa Abu Omar konusu üzerine soruşturma açılmasını tapel etmişti.

Yeni bakan 480bin kaçak göçmene oturma izni vaadinde bulundu

25/05/2006

İtalya’nın Fırsat Eşitliği taze bakanı Paolo Ferrero KBMler’in kapatılamayacağını da konuşmasına ekledi
Yeni hükümetin yeni bakanı dün(Çarşamba) Sicilya özerk eyaletine bağlı Lampedusa adasında yaptığı açıklamada KBMler(Kısa süreli barınma merkezi)’in bir ihtiyaca cevap verdiklerini belirtti ve kapatılamayacaklarını açıkladı. Öte yandan uzun zamandır bir işe sahip olan veya oturma izni için başvurmuş ancak beklemede olan 480bin yasa dışı göçmenin yasallaştırılacağını açıkladı.
Bakan halen yürürlülükte olan ve eski hükümetin yaptığı Bossi-Fini yasasının değişmesi gerektiğini de belirtti. Ferrero açıklamasına şöyle devam etti: “Bu yasa kesinlikle değişme zorunda. İtalya topraklarında yaşamakta ve çalışmakta olan kaçak göçmenlerin oturma ve çalışma iznine sahip olmalrı için çalışmaları başlatacağız. Ancak KBMler’in kapatılması şu anda gündemimizde yok. Bu merkezler bir ihtiyaca cevap veriyorlar kesinlikle kapasiteleri arttırılmalı ve daha şeffaf hale getirilmeliler.”
Bilindiği üzere merkez-sol partileri seçim öncesi KBMler’i kapatmayacağını açıklamış ve mevcut göçmenlik yasasına bu noktada karışmayacaklarını belirtmişlerdi. Ancak yasa dışı göçmenlerin evrak sahibi olmaları yasanın ilgili maddesi ile çelişiyor. Bu noktada bakan verdiği mesajla yasayı reforme edeceğini ama tamamıyla değiştirmeyeceğini belitmiş oldu.
Açıklamaya sağ partilerden tepkiler geldi. Alleanza Nazionale(ulusal birlik) partisi başkanı Fini bu uygulamanın xenofobiyi(yabancı fobisi) arttıracağını söyledi. Fini sözlerine şöyle devam etti: “Prodi bakanını susturmak zorunda. Bu açıklamalar ülkede tedirginliğe yol açabilir.”
KBMler halen İtalya’nın çeşitli yerlerinde kurulu bulunmakta. Temeli eski merkez-sol hükümetinin göçmenlik yasası Turco-Napoletano ile atılan bu yapılar polisin kontrolleri sayesinde, halkın şikayeti üzerine yakalanana veya deniz-kara yoluyla ülkeye girerken ele geçirilen kaçak göçmenlerin sınır dışı edilene kadar tutuldukları merkezler. Başta Amnesty International olma üzere bir çok uluslararası insan hakları örgütünün yaptığı atılımlarla İtalyan hükümeti gerek AB gerekse de Birleşmiş Milletlerce açıklama yapmaya ve merkezleri kontrollere açmaya davet edildi. Ancak halen bir çok merkez kapasitesi üzerinde dolu, yaşanamayacak durumda veya basına kapalı. Merkezler içinde ve dışında oluşan eylemler sayesinde öğrenilene göre şiddet uygulaması da hat safhada.

İtalya yeni hükümeti kurulurken AB’den ilk uyarısını aldı

17/05/2006

Merkez-sol galibiyetiyle biten seçimlerin sonucu olan Prodi hükümeti bakanlarını açıkladı. AB ise ırkçılık artışı gözlenen ülkenin yeni hükümetine ilk tavsiyede bulundu
Romano Prodi dün yeni Cumhurbaşkanı Napoletano’dan aldığı görev ile bakanlarını bugün(Çarşamba) açıkladı. Türkiye’nin yakından tanıdığı Massimo D’Alema, Margherita(papatya) başkanı Rutelli ile başbakan yardımcılığını üstlendi. D’Alema’nın bir diğer görevi de Dış İşleri Bakanlığı. Rutelli ise Kültür Bakanlığı görevini aldı. Yumruktaki Gül adlı yeni sosyalist oluşum tek bakanlık ile Bonino’ya AB İlişkileri Bakanlığını kazandırdı. Rifondazione Comunista adlı komunist parti üyesi Ferrero ise tek bakanlık ile Sosyal Hizmetler Bakanlığı hizmetine getirildi. Öte yandan Yeşiller başkanı Scanio partisinin tek bakanlığını elde ederek Çevre’den sorumlu kılındı. İtalyan Komunistler üyesi Bianchi; Ulaşım, İtalya Değerleri Partisi üyesi ve Temiz Eller davası hakimlerinden Di Pietro ise Kurumlar Arası İletişim Bakanlığı görevini üstlendi. Son muahefet azınlığı parti bakanı ise Cumhuriyetçiler’den Mastella; Adalet Bakanı görevine getirildi.
İç İşleri eski bakanı ve tartışmalı göçmenlik yasası mimarlarından Turco ise yeni dönemde Sağlık Bakanlığı görevine getirildi.Tek bakanlık kazanan partiler haricinde görev dağılımı DS ve Margherita arasında oldu.
Bakanlar listesi açıklaması öncesi Avrupa Birliği aylık olağan göçmen hakları toplantısı sonucu sabahın ilk saatlerinde İtalya yeni hükümetine ilk tavsiye mesajını iletildi. Açıklamada özellikle siyasi alanda ırkçılık artışının gelecek için tedirgin edici sinyaller verdiği belirtildi. Bilhassa yüksek seviyeli ulusal bazda faaliyette olan siyasetçilerin kurumsal hareketleri sonrası göçmenler üzerinde hem yasal hem de gündelik ayrımcı davranışların yeni dönemde devam etmemesi temenni edildi.

Torino KBM’den toplu kaçış

13/05/2006

Brunelleschi Caddesi’nde bulunan Kısa Süreli Barınma Merkezi’nden dün gece yarısı çitleri aşıp kaçan göçmenler halen aranıyor.
Kent sokaklarında gün(Cumartesi) boyunca polis ve jandarma araçlarının dolaşması dikkat çekerken ilerleyen saatlerde dün gece yarısı gerçekleşen toplu kaçış haberi basına sızdı. Torino merkezli ulusal La Stampa gazetesinin haberine göre kaçak göçmenlerin sınır dışı edilmeden önce kimlik tespiti için tutuldukları merkezden dün geceyarısı(Cuma) yaklaşık 30 göçmen kaçmayı başardı.
Polis kaçanların kimlikleri, hangi ülke vatandaşı oldukları ve tam sayıları üzerine bir bilgiye sahip değil. Merkez karakolun verdiği bilgiye göre göçmenleri kaçarken durdurmaya çalışan bir polis de hafif şekilde yaralandı.
Bilindiği üzere KBMler gerek ulusal gerekse de uluslararası suç ve insan hakları örgütlerince yasa dışı hapishane olarak tanımlanmış ve İtalyan devleti konu hakkında açıklama yapmayı red etmişti. Bilhassa Torino KBMye dışardan girişler sadece mahkum avukatlarına talep karşılığında ve ulusal meclis milletvekillerine açık.

Amnesty International iddiası: CIA’in gizli uçakları 11 kez İtalya’da

05/04/2006

11 Eylül sonrasında 8 kez Roma’ya, 2 kez Pisa’ya ve bir kez de Aviano’ya inen casus uçaklar en az iki kez Arap etnik yapılı yurttaşları Kahire ve Şam işkence merkezlerine götürmekle suçlanıyor.
Uluslararası Af Örgütü’nün bugün(Çarşamba) ağ sayfasında yayınlayacağı "Below the radar: Secret flights to torture and disappearance" (Radarın dışında: İşkenceye ve kaybolmaya giden uçuşlar) adlı raporda ABD’nin Avrupa hava sahasında 11 Eylül saldırıları sonrası yasa dışı tutuklu transferleri üzerine. İşte bu raporda Doğu Avrupa ülkeleri olan Türkiye, Bulgaristan, Arnavutluk ve Romanya gibi İtalya’da var.
CIA’in İtalya’dan dışarıya bu uçaklarla en az iki kez tutuklu taşıdığı iddia ediliyor. Raporun 45inci sayfasında bir Mısır yurttaşı olan Abu Omar(Milano’da 17 şubat 2003’de yakalndı ve Aviano askeri bölgesinden Ramstein-Almanya yolu ile Kahire’ye götürüldü) ve Suriye kökenli Kanada yurttaşı olan Maher Arar’ın(JFK New York havaalanında 26 eylül 2002’de yakalandı ve, Roma-Ciampino havaalanı aracılığıyla Ürdün’e ordan da Suriye gizli servislerince buradaki bir hapishaneye götürüldü) bu uçuşlar sırasında kesinlikle kaçırılan kişilerden olduğu belirtiliyor.
Amnesty İnternational İtalya temsilcisi Claudıo Fava 11 kez yapılan bu uçuşların ülke için çok ciddi bir rakam olduğunu belirtti. Fava şöyle devam etti: “Avrupa CIA’in arka bahçesi oldu. İtalya havaalanlarını yasa dışı uluslararası mahkum ve bilhassa insan yolculuğuna açmış bulunmakta. Bu da artık Avrupa Komisyonu’nun bu topraklarda kontrolünü kaybettiğini gösteriyor.”

İtalya’da göçmen artışı

28/03/2006

Sayıları son üç yılda ikiye katlanan göçmenler, doğudan geliyorlar, gençler ve çalışkanlar
ISMU(Çok kültürlülük Araştırmaları Enstitüsü)’nun dün(Pazartesi) basına Milano’da açıkladığı verilere göre bugün itibariyle İtalya’da toplam 3 milyon 300 bin göçmen bulunmakta. Bunlardan 540 bini yasa dışı statüsünde. Bu rakamlarla göçmenler İtalya nüfusunun %5,7’sini oluşturuyorlar. Ancak hapishanelerin ise %32,2’ini oluşturuyorlar.
Arnavutluk yurttaşı olan göçmenler 459 bin, Romanya yurttaşları 437 bin, Faslı göçmenler 408 bin, Ukraynalılar 180 bin, Çin yurttaşları 169 bin ve Filipinliler ise 110 bin adedinde. Toplam göçmen nüfusunun(2003-2005 yıllarında) 80 bini “genç” kategorisindeyken bu sene itibariyle rakam 502 bine arttı.
Araştırmanın düzenleyecilerinden Bicocca Üniversitesi doçenti Gian Carlo Blongiardo eğer artış bu şekilde giderse 2050 yılında göçmenlerin İtalyan yurttaşlarından daha fazla olacağını söyledi.
Göçmenler yaklaşık 200 bin şirkete sahip olurken bunların çoğunluğu inşaat sektöründe faaliyet gösteriyor. Mülk edinme konusunda da son beş yılda 4 kat artış gözüküyor.
Eğitim konusunda da çok yüksek bir hızla artış sağlayan göçmenlerin 361 bini bir okula devam etmekte. Eğitimde nüfuslu gözüken topluluklar; Arnavutluk, Fas, Romanya, Çin ve Eski Yugoslavya. Bu ülkeler İtalya’da okumakta olan yabancı öğrencilerin %51’ini oluşturuyor.
Deniz yolu ile İtalya’ya gelen göçmen sayısı ise 2001 yılındaki 20143 rakamına karşın 2004 yılında 13635’e indi.

Gradisca’da goçmen eylemi

24/10/2005

Avrupa’nin en buyuk KBM’sinin kurumuna karsi onbinlerce hukumet karsiti ve goçmen Slovenya sinirini doldurdu
23 Ekim Cumartesi gunu Italya’nin kuzey dogusundaki Slovenya sinir kenti Gradisca’ya onbinlerce savas, hapishane, KBM ve hukumet karsiti ile goçmen gruplari vardi. Ogle saatlerinde Eski Yugoslavya’nin dagilimi sonrasi Italya’ya kaçan ve kimliksizlik sorunu yasayip toplama kamplarina goturulen 11bin Sloven vatandas anisina yapilan basin açiklamasi sonrasi asil eylem basladi.
“Silinmisler”(kimliksiz birakilan 11bin Sloven yurttasina verilen isim) adli dayanisma derneginin de katilimi ile buyuyen kortej saat 14:00 siralarinda onbinlerce oldu. Avrupa’nin en buyuk goçmen barindirma merkezi insaasina taniklik edicek olan Gradisca halki da eyleme destek verdi. Ilerleyen saatlerde KBM onune gelindiginde baris renkleri ile desenmis kar maskeli bir gurup polisle kuçuk çapli bir çatismaya girdi. KBM duvarina yazilan sloganlar ve içeriye atilan molotov kokteylleri ardindan ilerlemeye baslayan guvenlik guçleri gostericileri siddet uygulamadan merkez etrafindan uzaklastirdi.
Bilindigi gibi geçen hafta gizlice Lampedusa KBM’ye giren bir Espresso muhabirinin sok edici fotograflari ve açiklamalari ile her yonuyle rezaleti ortaya çikan KBM gerçegi halen Italyan ve Avrupa anayasasi karsiti ve uluslararasi insan haklarina aykiri yapilar olarak mevcut bulunuyor. Yaklasan genel seçimlere dogru 3 yeni KBM açilacagini belirten icisleri bakani Pisanu halen merkezlerin son derece gerekli olduklarini belirtirken her turlu suçlamayai red ediyor.

Italya Lampedusa’dan Guantanamo tarzi “Unluler Adasi” manzaralari

09/10/2005

Italyan gazeteci Fabrizio Gatti, Lampedusa KBM’ye kaçak girdi ve insan haklarina aykiri uygulamalari belgeledi
Yaklasik 1 ay once, Repubblica yayin gurubuna bagli Espresso dergisi çalisanlarindan Gatti, sahte Bilal Ibrahim El Habib kimligi ile Fas’tan çiktigi yolculugunu Italya kiyilarinda kendini denize atarak bitirdi. Gatti gibi diger onlarca goçmeni yakalayan guvenlik guçleri hepsini Sicilia adasinin Lampedusa KBM’ye (Kisa sureli barinma merkezi) goturdu.
Iste o andan itibaren olan hersey bu haftaki Espresso’nun Italya gundemine oturmasini sagladi. Ayrica ote yandan hukumet ilk defa KBM’ler hakkinda olaya karsin bir açiklama yapmadi. Bilindigi gibi KBM’lere hiçbir sivil toplum orgutu giremiyor ve bu yuzden hiçbir KBM karsiti dava gorsel kanit olmadigindan dolayi sonuçlanamiyor.
Fabrizio Gatti Kuzey Irakli kimligi ile girdigi Lampedusa’da ilk olarak coplu siddet uygulamasina maruz kaldi. Ardindan toplu olarak yapilan banyodan duydugu bagirisilari bir anlama baglamaya çalisirken sira ona gelmisti. Goçmenlerin uzerlerinin arandigi ve kimlik tespitinin yapildigi sirada uzerinde ne kadar para varsa hepsi alindi. Ancak kuçuk bir detay çalisanlarin dikkatinden kaçti. Gazeteci 2000 yilinda merkez sol hukumeti sirasinda çoktan var olan KBM Milano’ya da ayni sekilde sizmis ancak bu sefer Romen Roman Ladu kimligini almisti. Gorevliler bunu ayni fotograf olmasina karsin bilgisayar kontrolune ragmen fark etmedi.
Fabrizio koridorda banyo sirasini beklerken jandarma gorevlilerinin cep telefonlarindan Musluman goçmenlere zorla “porno film” gosterdiklerine sahit oldu. Bunun ardindan izlemeyi red eden goçmenlere ise dayak fasli basliyordu. Ilerleyen dakikalarda olay mekanina gelen bir ust duzey gorevli askerlere kizarken tek uyarisi “elleriniz fazla uzamasi” oldu. Ardindan gelen goçmenlerin dinsel seçeneklerine has asagilamalar ise cabasi.
Ardindan olan bu olayi ise yazisinda “Acaba Al Garib’de bu uygulama var mi?” diye sunan gazeteci soyle anlatiyor. Banyodan once Gatti’yi ilk olarak anlayamadigi bir odaya goturuyorlar ve bir kabin içine idrarini yapmasini soyluyorlar. Gazeteci idrarin bir kimyasal test için kullanilacagini sanarak soylenileni yapiyor. Ancak ardindan jandarma gorevlilerince idrarinin uzerine oturmasi emrediliyor ve orada bir saat bekletiliyor. Bu igrenç uygulamalar aksam yemek oncesi ve sonasi dayaklari ile devam ederken yatmaya yakin yeni bir gerçek ortaya çikiyor. Lampedusa’da yeteri kadar yatak yok. Boylelikle birçok goçmen yerde uyumak zorunda kaliyor.
Lampedusa KBM’den Agrigento’ya trasferinin oldugu gun Gatti ilk geldiginde alinan parasini geri isteyince bu paranin geri alinamayacagini ogreniyor. Gazeteci Agrigento KBM’ye varinca bir hafta ardindan kimligini açikliyor ve Italya’nin ilk içeriden bireysel gozlemli Italyan vatandasi tarafindan açilan davasininin basvurusunu yapiyor.
Simdi unlu goçmenlik yasasi ve KBM mimari; mevcut hukumet, onun tetikçileri; Bossi, Fini ve Pisanu ve yasanin temelini olusturan merkez sol itifaki Unione sessizligini koruyor. Italya’da Rifondazione, Italiani Comunisti ve Verdi hariç hiçbir parti sesini çikartmiyor. Ancak uluslararasi tepki gecikmaden geldi. Amnesty International Italyan hukumetine derhal KBM kapatimi ve varligindan sorumlu siyasetçilerin yargilanmasi talebinde bulundu. Bruksel’den ise Berlusconi hukumetine olayla ilgili ilk AB toplantisinda rapor vermesi istendi.
Ote yandan en son temmuz ayinda yapilan 12 eyaletlik KBM karsiti toplantilara “abartma”, “provokasyon” ve “ideolojik sapmalik” diye elestiri getiren iç isleri bakani Pisanu ise bu sefer televizyon kameralarina dahi bakmaktan kaçiniyor. Bilindigi gibi en son açiklamasinda oz agabeyinin islettigi Milano KBM hakkindaki suçlamara soyle cevap vermisti: “misafirlerimiz otelde gibi konakliyorlar guvenlik guçlerimiz ise gereken herseyi yerine getiriyorlar”

İtalya’da göçmen olmak zor...

06/10/2005

İtalya diğer Avrupa Birliği ülkelerine nazaran farklı bir göçmen profiline sahip. Gerek yarım ada olması gerekse de diğer ileri sanayileşmiş ülkelerden farklı olarak daha çok hizmet sektöründe çalışana sahip olması yüzünden göçmenlerin iş alanları ve genel özellikleri farklılık gösteriyor.
İtalya göçmenlik olayını büyük bir yasa dışı göçmen dalgası ile yaşamakta. Gerek Sicilya adası gerekse de geri kalan tüm sahillerinde her ay yüzlerce Libya, Yunanistan, Türkiye veya Arnavutluk bayraklı gemilerle gelen yabancılar geri gönderiliyor. Bu noktada göçmenlik konusunu yasa dışı ve yasal olarak ikiye ayırmak rahat ve açık bir seçim gibi gözüküyorsa da, anayasada son yıllarda gerçekleştirilen değişiklikler sayesinde ne yazık ki her yıl binlerce göçmen yasal statülerini kaybedip ülkede yasa dışı olarak kalmak zorunda bulunuyor.
İtalya kaçak göçmeleri en son merkez-sol hükümetinden bu yana denizde tespit ettiğinde geliş ülkelerine geri gönderiyor. Öte yandan topraklarına ayak basan göçmenlere ise uluslararası bir hak olan siyasi sığınma hakkı talebinde bulunduklarında çeşitli zorluklar çıkartıyor. Bir kaçak göçmen siyasi sığınma hakkını kullanmak istediğinde başvurusu yaklaşık 3 sene boyunca değerlendirme altına alınıyor. Bu sürede göçmen sadece bu talepte bulunduğunu ve beklemede olduğunu belirten bir “alındı” kağıdı ile sadece İtalya içinde dolaşım izni alıyor. Bu izin kesinlikle bir çalışma izni değil ve bu kağıt ile şahıs, ev satın alma ve kiralama işlemlerini, araba, motosiklet, plaka vs. alma ve satma işlemlerini, sağlık sigortası yapma, evlenme işlemlerini gerçekleştiremiyor. Bireyin elinde bulunan bu evrak kısacası temel insani haklara ulaşıma izin vermiyor. Bu noktada İtalyan hükümeti barınma, sağlık ve iş hizmetini yüklenme zorunluluğunda değil.
Öte yandan yasa dışı olup da siyasi sığınma talebinde bulunan göçmen, yeni Bossi-Fini göçmenlik yasası ile CPT (KBM-Kısa süreli barınma merkezi) adlı hapis niteliğindeki binalarda tutuluyor. Yani 3 senelik bekleme sürecinde bu merkezlerde iş ve sağlık hizmetlerinden mahsun ancak hapishane koşullarında barınma hizmetinin alındığı bir hayat yaşanıyor. Ancak temeli merkez-solun Turco-Napoletano yasasına dayanan (ve hatta Shengen yasasına) bu KBMlerdeki uygulamalar bir hayli ilginç durumda. Bu merkezlerin asıl kurulma sebebi; D’Alema hükümeti sırasında yüksek miktarda bulunan yasa dışı göçmenleri (birinci körfez savaşı asıl sebep) “belirli bir düzene sokma” idi. Bu sebeple güvenlik güçlerince İtalyan topraklarında bulunan ve üzerinde hiçbir evrak mevcut olamayan göçmen bu merkezlere getiriliyor ve burada nüfus kaydı araştırmaları ile geliş ülkesi tespit edilip uçak ile geri gönderiliyor. İşte bu noktada açık bir hak tecavüzü açığa çıkıyor. Üzerinde hiçbir evrağa sahip olmayan yasa dışı göçmenin siyasi sığınma talebinde bulunma hakkı yok. Ancak Birleşmiş Milletlerin bu konuda açık bir hak tanımı ilkesi var. Ayrıca bu ilke İtalyan devleti tarafından yasal olarak kabul edilmiş halde. Hatta Yugoslavya, Senegal ve Zaire gibi savaş sayesinde sınır yapıları değişen ülkelerden kaçan yurttaşlar artık mevcut olamayan ülkelere ait evraklara sahip olduklarından dolayı kimliksiz kabul ediliyorlar.
Bu merkezlerin siyasi meşruiyeti haricinde bir de fiziksel ve uygulamasal durumları içler acısı halde. KBMler içinde tamamen kaba inşaat halinde konaklama bölümleri mevcut. Milano ve Torino’daki merkezlere aylar sonra girebilen delegasyonlar, zorla kullandırtılan sakinleştirici ilaçlardan, bozuk yemeklere kadar bir çok rezaleti basına açıkladı. Son olarak Piemonte eyaletinin yerel yasası gereği sadece eyalet meclisi üyelerinin tek başlarına ziyarette bulunabilme zorunluluğu sayesinde Torino KBMden hiçbir haber alınamamakta. Yaklaşık iki ay önce Milano KBMde ve Bologna KBMde açlık grevine başlayan yaklaşık 20 göçmenin 15i kimlik tespiti yapılmadan apar topar “polis tarafından seçilen” ülkelere geri gönderilirken geri kalan 5 göçmenden Kızıl Haç sağlık kontrol hizmeti kesildi. Göçmenler “Jandarma hizmeti” ile karşılaşınca greve son verdiler. Gerek yazılı gerekse de görsel basın ise konu üzerinde hiçbir habere yer vermemekte. En son bir İngiliz muhabirin yerel bir İngiliz gazetesinde yaptığı haberden yola çıkan AİHM, İtalyan hükümetine KBMlerde düzenlemeler yapma baskısında bulundu. Ancak şu an itibariyle hiçbir değişiklik yok.
İtalya’da yasal olarak bulunan göçmenlerin ise kaçak durumuna düşmeleri yüksek bir ihtimal. Çünkü oturma ve çalışma iznine sahip bir göçmen bu iki iznini sadece ve sadece sahip olduğu iş kontratının bitiş gününe kadar elinde bulundurabiliyor. Kısacası iş kontratı biten yabancı ev sahibi, aile üyesi, eş veya dükkan sahibi olursa olsun bir sonraki gün ülkesine geri dönme zorunluluğunda, aksi halde kaçak durumuna düşüyor. Bu uygulama göçmenlerin Birleşmiş Milletlerce tanınan işsizlik, eşe bağlı kalma, mülke bağlı oturum haklarının çiğnenmesi sayesinde gerçekleştiriliyor. Böylelikle İtalya’da göçmenlerin işsizlik sigortası hakkı yok.
Öte yandan İtalya’da 18 yaşından küçükken oturma, sağlık veya eğitim hizmetlerinden ailesinin varlığı sayesinde yararlanan çocuk 18 yaşını doldurduğu anda işinin olmaması veya bir eğitim kurumuna kayıtlı olmaması halınde kaçak göçmen niteliği kazanıyor. Bu da aile sebebi ile oturma iznine sahip olma hakkının tecavüzü anlamına geliyor.
İtalya’da eğitim amacıyla bulunan bir 18 yaş üstü göçmen ise üniversite hayatını meezuniyet ile bitirdiği taktirde ülkesine geri dönme zorunluluğunda. Çünkü Bossi-Fini yasası öğrencinin meezuniyet öncesi iş bulmasını, bu iş garanti mektubu ile bulunduğu eyaletteki ülkesi için açılan kotalarda yer edindiği taktirde çalışma iznine baş vurmasını zorunlu kılıyor. Kısacası meezuniyet sonrası eğitim amaçlı oturma izni ile İtalya’da yaşamak mümkün değil ve dolayısıyla yarı zamanlı çalışma iznine sahip olunamıyor. Ve pek tabii ki mezuniyet sonrası iş arama süresi hakkı da kesinlikle mümkün değil. Bu da Birleşmiş Milletlerin eğitim sonrası çalışma hakkına tamamen ters nitelikteki bir uygulama.
Diğer bir taraftan her durumda yasal bir zemine sahip göçmen ise akıl almaz bürokartik zorluklara göğüs germek zorunda kalıyor. Örneğin; en az 6 ay boyunca oturma izninin çıkmasının beklenmesi, halk evlerine yapılan başvurularda İtalyanlar’dan farklı olarak 3 sene iş tecrübesi talebi, üniversite öğrencilerine tercihe bağlı sağlık sigortası(sigorta 01.01.xxxx tarihi başlangıçlı 31.12.xxxx bitişli olmak zorunda - bu durumda 6 ay bekledikten sonra, örneğin ekim ayında, oturma iznine sahip olan öğrenci sigortadan sadece o yılın son gününe kadar yararlanabiliyor ancak zorunlu olarak bir yıllık ödeme yaptırılıyor çünkü sigorta sadece oturma izninin orjinali ile başlatılabiliyor), oturma izni yenileme başvurusunun yapıldığına dair alındı kağıdının hiçbir yasal hak tanımaması(geliş ülkesine geri dönme ve Avrupa Birliği içinde dolaşım dahil) ve nüfus kaydının olduğu ülkeden İtalya’ya kaydın alınmasının sadece oturma izninin orjinali ile gerçekleştirilmesi.
Son olarak yasal zemini olmayan gündelik olaylar ise mevcut hükümet politikaları ile birlikte bu durumu tahamül edilmez hale getiriyor. Hiç bir iş verenin göçmen üniversite öğrencisine kontrat yapma arzusunda bulunmaması, mevcut olmayan mali polis kontrolleri, bilhassa kuzey eyaletlerindeki “yabancılara ev vermeme” geleneği, belirli kentlerdeki aşırı sağ hakimiyetin yarattığı gündelik zorluklar ve keyfi tutuklamalar.
Kısacası bu durumda yükselen vergi dışı kara pazar, kaçak göçmen nüfusu, evraksız ve dolaşımda olan yüz binlerce insan, artan suç oranı, kapasiteleri zorlanan KTMler, devletin ödediği milyonlarca avroluk uçak biletleri ve sahte evlilikler. Şüphesiz bu “gelişmeler” belirli bir kısımın daha çok para kazanması ve ödenmeyen vergiyi yüklenen bir kısımın artışı anlamına geliyor. Bu noktada sağ partilerin seçim propagandaları sırasında kullandıkları sloganlar ise bir hayli düşünülür durumda: “İslama hayır!”, “Sorun çıkaranlar dışarı!”, “Yasa dışı göçmeler ülkelerine”, “Çalışa burada, çalan dışarıda!”, “Göçmenliğe dur!”...

Italya’da 11 kacak gocmen sahilde olu bulundu...

12/09/2005

Sicilya sahiline yanasan bir gemiden atlayarak kiyiya ulasmaya calisan gocmenlerin olu bedenleri gunun ilk saatlerinde jandarma tarafindan bulundu.
Dun(pazar) sabah saatlerinde Italya’nin Sicilya adasina bagli Caltaneisetta ilinin Gela kasabasi sahilinde toplam 11 yasa disi olu gocmen bedeni ile karsilasildi. Yaklasik 20 metrelik bir gemi ile 160 kisi olarak yolculuk yaptiklarini soyleyen gocmenlerden 20 tanesi sahilde canli olarak 74 adedi ise ilk yardim uygulanmak uzere geldikleri gemide karsilandilar. Geri kalanlardan 11’i olu bulunurken bunlarin otesindeki 50’den fazla gocmen ise hala kayip durumda. Gocemnlerin gemiden denize atlama sebebi ise muhtemel bir kaptan tavsiyesi. Alinan bilgiye gore Sicilya sahiline yaklasildigi sirada gocmenler gemiyi kumanda edenlerce verilen talimata gore jandarmadan kacmak ve bulunmadana sahile varmak icin kendilerini denize attilar. Ancak hedeflerine ulasamayanlarin olu sayisinin artamasi bekleniyor.
Gemiyi surdukleri one surulen iki kisi gunun ilerleyen saatlerinde yakinlardaki De Susino kasabasinda bulundu.

Torino imamina sinir disi

09/09/2005


Dun(persembe) hicbir aciklama yapilmadan 4 saat icinde sinir disi edilen imam, Irak savasi ve Italya’daki irkci partilere karsi durusu ile taniniyor.
“Sabaha karsi eve girdiler ve esimi alip goturduler, hicbir aciklama da yapilmadi” bu sozler dun apar topar sinir disi edilen Italya’nin Torino ili Porta Palazzo Camii imaminin esine ait. Irak savasi basladigindan beri hem cesitli Italyan ve yabanci yazili basin birimlerinde hem de Italyan televizyon kanallarinda savasin haksizligini dile getiren Bouiriqi Bouchta ayrica Italya’daki mevcut irkci partilere de karsi tutumuyla taniniyordu. Lega Nord(Kuzey Ligi) adli ayrilikci irkci partinin yazili ve gorsel yayin organlarinda bir cok kez sozlu ve yazili hakarete ugrayan imam gocmenlerle ilgili her eylem ve olusumda yer almisti.
Dis isleri bakani Pisanu’nun emri ile gerceklesen sinir disi edilme hareketi gunun ilerleyen saatlerinde bakanliktan gelen aciklama ile mesru kilinmaya calisildi. Pisanu’ya gore Bouchta gerek Irak savasi surecinde gerekse de Afganistan savasi surecinde imamlik yaptigi camide verdigi vaazlarda isgal guclerine karsi halki ayaklandirmaya calisan mesajlar vererek ulkenin ulusal butunlugunu tehdit eder duruma galdi. Bu sebeple iki savasta da isgal guclerine askeri ve maddi destekte bulunan Italyan hukumetine hakaret ve tehdit iceren aciklamalarda bulunmus oldu.
Son Londra saldirilarindan sonra yapilan yasa degisiklikleri ile hem icisleri bakanligi hem de polis nobetci mahkeme karari dahi olmaksizin ulkenin guvenligini tehdit ettigi iddiasi ile gocmenleri tutuklama, haklarinda kovusturma acma ve sinir disi etme yetkisine sahip.
Ote yandan gunun ilerleyen saatlerinde vatandasi oldugu Fas’a varan imam Bouiriqi Bouchta yaptigi aciklamada soyle konustu “Lega Nord(Kuzey Ligi) icin feda edilmesi gereken cok konusan biri lazimdi ve o da ben oldum umarim mutlulardir. Ne sekilde olursa olsun 12 senedir ailemle yasadigim Italya’ya geri donecegim” dedi. Imam Torino’da ayrica bir kasap dukkani isletmecilgi ve sahipligi yaparken Torino Islami Kultur Dernegi’nin de baskanligini yapmakta. Bouiriqi Bouchta yaptigi hicbir aciklama sonucu ne Italyan devleti ne de herhangi bir ulusal deger karsiti eylem veya calisma gerceklesmedi.

Berlusconi hukumeti irkci tavrini acikca ortaya koydu

12/07/2005

Dun(sali) mecliste tartisilan “ozel yasa” tasarisinda merkez sag koalisyon hukumeti “Ilimli Islam yoktur, bombalarin arkasindakiler Muslumanlardir” aciklamasinda bulundu.
Italya siranin kendisinde oldugu korkusu ile Londra saldirilarindan sonra hizla gundeme goçmenlere karsi uygulanacak olan “ozel yasalar” konusunu getirdi. Yasa tasarisini dun meclise sunan iç isleri bakani Gaspari konusmasi sirasinda yasadan bahsetti. Tasari goçmenlere ait cep telefonu kartlarinin dinlenme kayitlarinin 3 yildan 6 yila çikartilmasini, “terorizm” konusunda isbirligi yapan goçmenlere daha hizli oturma ve çalisma izni verilmesini, polise nobetçi dahil hakim izni gerekmeden sorusturma ve kovusturma izni verilmesini ve musluman goçmenlerin ibadet yerlerinin daha sik denetlenmesine kadar birçok insan haklari ihlalini ongoruyor.
Oturumun ilk yarisi sonrasinda Ingiltere’den gelen habere gore muhtemel 4 bombacinin dordunun de Ingiliz vatandasi olmasi ve ara sirasinda Barselona Italyan Kultur Merkezine yapilan bombali saldirinin “anarsist” gruplarca orgutlenmis olmasi hukumet ortaklarinin tavrini degistirmedi. Meclise geri donen ayrilimci parti Lega Nord(kuzey ligi) adina soz alan bir meclis uyesi, bakan Gaspari’nin onerisinin bulunulan duruma gore etkisiz oldugunu belirtti. Meclis uyesi sozlerini soyle bitirdi: “2001 yilindaki secim kampanyasinda belirttik anlasilmadi 11 eylul oldu. Ardindan susmadik anlasilmadi Madrid ve Londra patlamalari oldu. Islam’in ilimlisi olmaz. Canli bombalarin arkasinda olanlar Muslumanlardir. Bu dogunun Islam dunyasinin batinin modern uygarliklarina açtigi bir savastir. Bizi yanlis olarak tanimlayan ve bize saldiranlarin bu ulkede yeri yoktur”
Oturum ardindan merkez sol birligi Unione(birlik) temsilci baskani Romano Prodi “kendisine yakisir” açiklamasinda bulundu: “Bakanin onerisine su an itibariyle destek veriyoruz. Yarin tasarinin tum hatlarini inceledikten sonra gerekli butce uzerine destegimizi açiklayacagiz”. Ote yandan sol muhalefet partilerinden Verdi(yesiller), Comunisti Italiani(italyan komunistler) ve Rifondazione Comunista(yeniden kurulus komunist) partileri temsilci uyeleri bakanin tasarisini goçmenler ile “terorizm” kavramlarini birlestiren bir tasari oldugunu ve insan haklarina aykiri maddeler içerdigini belirttiler. PRC baskani Berinotti ise tek çozumun uluslararasi iletisimin kurulmasi ve acilen Irak isgalinin son bulmasi oldugunu soyledi.

KTMlere karsi baskan sayisi 14!

12/07/2005

Dun(pazartesi) Bari’de biten toplantilar zincirine yaklasik tum eyalet baskanlari katildi. KTM’lerin insan haklarina aykiri yapilar oldugu bir kez daha vurgulandi.
Italya’da yasa disi yollarla ulkeye girmekte olan veya Bossi-Fini yasasi ile yasa disi duruma dusen gocmenlerin kimlik tespitleri için sureli tutulduklari KTM(kisa sureli toplama merkezi)lere karsi bir dizi toplanti duzunlendi. Guney illerinden bir baska KTM’ye ev sahipligi yapan Bari kentinde 14 baskan bir araya gelerek bu merkezlerin uluslararasi insan haklarina aykiri yapilar oldugunu belirttiler.
Amnesty International Italya temsilciligi yaptigi yazili açiklama ile toplantiya destek verirken, merkezlerin bilhassa siyasi siginma basvurularinin yaptirmamasi yonunde suç islemekte olan kurumlar arasinda yer almalari gerektigini bildirdi. Sinir Tanimayan Hekimler Italya temsilciligi adina toplantida soz alan Massimo Baunder ise merkezlerin saglik ve kapasite kosullarinin inanilmaz derecde kotu oldugunu belirtti.
Ote yandan dun aksam RAI 3 devlet televizyon kanalinda yayinlanan Primo Piano adli tartisma programina katilan devlet bakanlarindan Russa(milli birlik partisi) ve muhalefet sozculerinden Bertinotti(yeniden kurulus komunist partisi) konu uzerinde konustular. Russa hukumet olarak tekliflerinin her bolgede bir adet ama her kosulunun kusursuz olacagi bir merkez oldugunu belirtti. Bertinotti ise merkezlerin insan haklarina her açidan aykiri oldugunu belirtirken yasa disi goçmenlikle mucadelenin ulke kapilarini kapatarak gerçeklesemeyecegini belirtti. Programin ilerleyen dakikalarinda Russa ilginc bir haber verdi. Bakan hukumetin gelecek hafta yasa disi yollardan ulkeye girmek isteyen goçmenlere 1 ila 4 yillik hapis uygulamasi onerisini meclise goturecegini belirtti.

Italya’da hareketli saatler

10/07/2005

Londra’daki patlamalarin ardindan Italya’da ilk bomba vakasi dun(cumartesi) yasandi. Musluman goçmenler izlem altinda.
Dun Venedik’in Portogruaro ilçesinde tren istasyonu onune park edilmis bir bisikletin sedyesine bagli bir bomba bulundu. Surucunun sadece denge kaybi yuzunden bindikten bir kac metre sonra dustugu bisiklette sedyeye baglanmis agirlik ayarlik bomba patlamadi. Polis tarafindan etkisiz hale gelen bombaninin kimin tarafindan yapildigi henuz bilinmiyor.
Ote yandan sag koalisyon Berlusconi hukumeti goçmenler uzerine ozel yasalar yapma teklifini yarin meclise goturuyor. Sebep; “terorizm“e karsi koruma. Yasa teklifi goçmenlerin ticari islerine yakin takip, oturma ve çalisma izinlerinde detayli arastirma, merkez karakol onayi olmadan hizla sinirdisi etme hakki ve sikladirilmis kimlik kontrollerini ongoruyor.
Ingiltere’de yasanan patlamalar sonrasinda iki gun içinde tum Italya’da toplam 146 musluman goçmen goz altina alinirken 58 yasadisi goçmen sinir disi edildi. Merkez sag koalisyonu hukumet ortaklarindan Lega Nord(kuzey ligi) partisi bakanlarindan Calderoli ise yeni bir “zeki“ açiklamada bulunarak meclise “terorizm tehditi altinda olan bir ulke oldugumuzdan dolayi savas hali kanunlarini uygulamaya sokalim“ dedi.

İtalyan hükümetinden ırkçı açıklamlar

21/06/2005

Bir haftadır öne çıkartılan göçmenlerin oluşturduğu adi suçlara hükümetten ırkçı açıklama: “Bazılarını kırbaçlamak hatta kısırlaştırmak lazım”
Önce Lombardia eyaletinde bir bar işletmecisinin öldürülmesi ile başlayan ırkçı akım şimdi de Bologna ve gene Milano’da meydana gelen tecavüz olayları ile hız buldu. İki gün içinde olan basit tecavüz olaylarını yaklaşık tüm yazılı ve görsel basın ön plana çıkardı.
İki gün önce Bologna’da iki 19 yaş altı Faslı göçmenin bir parkta erkek arkadaşının gözü önünde 15 yaşındaki bir kıza tecavüz etmesi olayı gerçekleşti. Ardından dün(salı) Milano’da il sınırına yakın bir Rumen göçmen kampının yanına park etmiş arabada bulunan bir çifti soyan göçmenler 19 yaşındaki kıza erkek arkadaşı önünde tecavüz ettiler.
Olayların ardından yakalanan 2 Faslı göçmenin ve 3 Rumen göçmenin gerekli adli işlemlerinin yapımı için yargı yoluna gidildi. Ancak dün ani bir karar ile basın karşısına çıkan bazı ayrılımcı Lega Nord(kuzey ligi) partisi milletvekilleri ve bakanları ortak bir öneri ile yakalanan adi suç işlemiş göçmenlere “kırbaç vurumu hatta cinsel kısırlaştırma uygulanmas”ını öngördüler. Açıklamalarına devam ederken her cümlelerinde ırkçı önerilerde bulunan parti mensupları göçmenlik “sorununu” halledebilecek tek hükümetin kendilerinin tek parti hükümeti olacağını belirttiler.
Açıklama ardından fikri alınan Democratici di Sinistra(solun demokratları) parti başkanı Fassino şöyle konuştu: “Kesinlikle ciddiye alınmaması gereken, ırkçı ve dolayısıyla partilerinin çizgisinde olan bir açıklama. Mevcut suçların artışı mevcut göçmenlik yasasının göçmenleri yasa dışı hale dönüştürmeye zorladığından dolayıdır. Birkaç zenginin elinde olan yazılı ve görsel basın ise halkı yanlış bilinçlendirmek için hızla çaba sarf etmektedir”.

İtalya’da 8 eyalet, KTM karşıtlıklarını ilan etti

21/06/2005

Dün(pazartesi) Gradisca’da bir toplantı ile basın önüne çıkan eyalet başkanları KTMler’in uluslararası insan haklarına karşıt bir yapı olduğunu belirtti.
16 haziran’da ilk “KTM karşıtı halk koordinasyonu” toplantısı 8 eyalet başkanı, çok sayıda avukat ve gönüllü kuruluşla birlikte yapıldı. Toplantıda dikkatler mevcut göçmenlik yasası Bossi-Fini’nin öngördüğü KTM(kısa zamanlı toplama merkezi)ler’in red edildiği bildiriye çekildi. Eyalet başkanları bölgelerinde bu merkezleri istemediklerini ve bütçelerinden pay ayırmayacaklarını açıkladılar.
PRC(yeniden kuruluş komunist partisi) Puglia eyalet başkanı Vendola’nın girişimleri ile başlatılan toplantıda, Gradisca belediye başkan yardımcısı Sergio Bianchin şöyle konuştu: “son bir senedir gerek KTM içinde göçmenlerin gerekse de dışında halkın desteği ile gerçekleşen olaylarla görüyoruz ki bu merkezler var olamaz artık. Mevcut hükümetin kendi yasası Bossi-Fini ile gitmesi gerekiyor”
Öte yandan Sınır Tanımayan Hekimler İtalya temsilcilerinden kadın hekim Angela Oriti, bu merkezlerin tıbbi açıdan ve uluslararası yasalar baz alınarak incelendiği son kitabını tanıttı. Kitabın adı: “KTM-bir rezaletin anatomisi”.
Toplantıda gelecek haftadan itibaren her çarşamba akşamı Gradisca Halk Evi’nde KTM konulu güncelleme toplantıları yapma kararı alındı. Toplantı ardından gerçekleşen basın açıklamasına Friuli Venezia Giulia, Puglia, Umbria, Toscana, Emilia-Romagna, Calabria, Basilicata ve Abruzzo eyaletleri başkanlarıyla temsil edildiler.
Dün alşam saatlerinde Piemonte eyalet başkanı Mercedes Bresso ise bireysel bir açıklama ile toplantıda alınan kararlara tamamen katıldığını belirtti.

Milano KTM davasında bir Türk göçmen var

17/06/2005

23 Mayıs pazartesi günü Milano’da çıkan yangınlı ayaklanmada tutuklanan 21 göçmenin arasında bir de Türk yurttaşı var.
İtalya’daki KTM(kısa zamanlı toplama merkezi)lerinin meşruiyeti ve yaşam koşulları üzerine Nisan ve Mayıs aylarında yüzlerce eylem gerçekleşti. Bunlardan en radikali ise Milano’da 23 Mayısta yatakların ateşe verilmesi ve binaya hasar verilmesi ile gerçekleşti. Aynı gün merkeze giren polis ve jandarma toplam 21 göçmeni ilk olarak karakola ardından da mahkemeye götürmüştü.
İzlemcilerin açıklamalarına göre polis merkeze girişinde Kızıl Haç’ı yanında götürmedi. Olay saatlerinde bulunan nöbetçi hakimin kararı üzerine 21 göçmen Milano Merkez Hapishanesi’ne götürüldü. 31 Mayıs’ta dava sürecini takip eden hakimin kararına göre 4 göçmene 8 ay geri kalanlarına ise 6 ay mahkumiyet istendi.
Bu noktada dün basına sızan habere göre 8 ay mahkumiyet isteminde bulunulan göçmenler arasında 19 yaşında Şahin Yavuzatmaca da bulunuyor. İtalya’ya geliş tarihi, yolu ve şu anki sağlık durumu hakkında bilgi verlimeyen Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı Yavuzatmaca’nın hüküm davası 23 Haziran’da sonuca bağlanacak.
Öte yandan Comitato Anti-razzista d’appoggio con gli Immigrati(ırkçılık-karşıtı göçmenlerle dayanışma platformu)nun dün aldığı karara göre mahkeme salonu ve dışı 23 haziran’da KTM karşıtı büyük bir eyleme tanıklık edecek.

İtalya’da ırkçı hareketlere yenisi eklendi

13/06/2005

Hafta sonu(cumartesi) iki Arnavutluk göçmeni genç tarafından bıçaklanarak öldürülen 23 yaşındaki bir İtalyan genç olayı bir kaç günde ırkçı hareketlerin yükselmesine sebep oldu.
Milano’nun İsviçre sınırına yakın bir kasabada işlettiği barın önünde İtalyan ve Arnavut gençler arasında çıkan tartışmayı engellemeye çalışan 23 yaşındaki bar işletmecisi bıçaklanarak olduğu yerde hayatını kaybetti. Olayın ilginç yanı ise ardından gelen saatlerde halkın ve yazılı/görsel basının tepkisi oldu.
Sıradan bir üçüncü sayfa haberi olmak yerine bugün yaklaşık tüm gazetelerde ilk sayfada yer alan haber, televizyon kanallarında ise ikinci haber olarak yayınlandı. Ölen gencin annesi ise dehşet veren bir açıklamada bulundu: “Bu insanlar bizim topraklarımızda misafirler ve sabrımızı taşırır duruma geldiler. Eğer hükümet gereken önlemi almazsa artık halk olarak biz bildiğimiz adaleti uygularız”
Öte yandan hükümet ortaklarından Lega Nord(kuzey ligi) ayrımcı partisi olayın üzerine yarın Milano’da göçmenlik karşıtı bir eylem düzenlemeye karar verdi. Olayın gerçekleştiği kasabada ise bir Arnavut lokantasının camları taşlanırken duvarlarda göçmenlere karşı ağır atıflarda bulunan sloganlar yazıldı.
Cinayet zanlısı gençlerden birinin annesi ise taktire layık bir açıklamada bulundu: “Bu kasabada uyum sağlamak için çok zorluk yaşadık, sonucun böyle olması gerçekten üzücü. Oğlum bir suç işlemişse cezasını çekmek kanuni açıdan zorunluluğu”.
Olay sayesinde bir daha görüldü ki İtalay’da gerek halkın tutumu gerekse de hükümetin siyaseti sayesinde göçmenlik halen bir uluslararası hak yerine bir dönemlik olay olarak algılanıyor. Böylelikle sıradan bir cinayet haberi sayesinde göçmenler misafir ve istenmeyen kişiler olarak ilan ediliyorlar.

İtalya sahillerinde kaçak ve taklit mal operasyonu

09/06/2005

17 Mayısta yürürlülüğe giren, kaçak ve taklit her türlü malla mücadeleyi jandarma ekiplerine devreden yasa sadece dün(çarşamba) 11000 avroluk cezaya vardı.
Bilhassa Liguria eyaleti sahillerinde Senegal ve Pakistan göçmenlerinin kontrol ettiği çalıntı, kaçak veya sahte mal satımı dün cezalar ve tutuklamalarla karşılaştı. Toplamda 350 çanta, 3200 giyecek parçası, 100 gözlük, 400 CD ve DVD ele geçirilirken yasa gereği 10 müşteriye toplamda 3000 avroluk ceza yazıldı. Savona kenti jandarmasının topladığı malların değeri ise 8000 avro.
Öte yandan bu toplanan malların akibeti ise merak konusu. Yapılan takibin verdiği sonuç ise hayli ilginç. Tüm mallar yasa gereği yakılıyor. Mali polisin yaptığı açıklamaya göre sahte malların üretilmemesi gerekiyor bu sebeple varlıkları sakıncalı. Öte yandan Margherita(Papatya) partisi Liguria eyalet meclisi üyesi Lorenzo Borzi ise yaptığı açıklamada şöyle konuştu: “Dünyanın nasıl bir yerinde engellenemez şekilde taklit mal üretiliyorsa diğer tarafında ise engellenemeyen bir şekilde açlık artıyor. Bu ele geçirilen malların fakir ülkelere doğru yönlendirilmesi gerekiyor”. Bir diğer açıklama ise Comunisti Italiani(İtalyan Komunistler) aynı meclis temsilcilerinden geldi: “Mallar kesinlikle başka ülkelere bu tarz yasayı yapmış bir ülke tarafından yönlendirilemez aksi halde kendi içiyle çelişir, sorun hergün daha da ağırlaşan kapitalist sistemdir”
Dün açıklanan bir araştırmaya göre ise İtalya’da halkın sadece %28’i cd veya dvd kopyalanmasını, ağ sayfalarından kaçak programların indirilmesini ve kaçak ürün satın alınmasını suç olarak görüyor. Böylelikle bir ileri sanayi ülkesinde yeniden halkı temsil etmeyen bir kanun ile karşı karşıya kalınmış bulunulmakta.

İtalyan Kızıl Haç’ına ağır suçlamalar

08/06/2005

Önceki gün ortaya çıkan bir araştırmanın sonucuna göre İtalyan Kızıl Haç’ının, KTMlerin(kısa zamanlı toplama merkezi) işletmesini aldığı öğrenildi.
Son merkez-sol hükümetin Turco-Napoletano ve mevcut Berlusconi hükümetinin Bossi-Fini yasalarının öngördüğü KTMlerin gıda, nakliyat, barınma ve personel ihtiyaçlarının, sahiplerinin üst düzey Kızıl Haç yetkililerinin olduğu şirketlere devredildiği ortaya çıktı.
Dün(salı) Torino’da “Porfido Alternatif Belge Merkezi”nde ulusal bir toplantı ile basın karşısına çıkan Dissobedienti(vicdani retçiler) ellerindeki belgelerle hükümet ve şirketler arasındaki ilgili antlaşmaları açıkladılar. Yapılan ticari akitlerde gözüken şirket sahipleri bizzat Kızıl Haç’ın üst düzey yetkililerini oluşturuyor. Antlaşmalara göre belirtilen şirketler tüm İtalya’da ilgili merkezlerde çeşitli hizmet personeli, gıda hizmeti, ulaşım hizmeti ve barınma ihtiyaçlarını karşılama hizmetini belirli ücretler karşılığında sağlamakta.
Bilindiği üzere İtalya’da yasa dışı durumda olan göçmenlerin sınır dışı edilmeden önce kimlik tespitleri için tutuldukları KTMlerin baz aldığı yasa olan Bossi-Fini, İtalya’nın çeşitli eyaletlerince ve Uluslararası Af Örgütü’nce %33’lük uygulanamaz halde ilan edilmişti. Yasanın uygulanamaz bölümlerinin başında KTMlere meşruiyeti kazandıran maddeler bulunuyor.
İtalyan Kızıl Haç’ı böylelikle uluslararası ve ulusal din, dil, ırk ayrımı göz etmeksizin sadece ve sadece kar amacı dışındaki insani hizmetleri hedef alan görevine büyük bir gölge düşürmüş oldu.

İtalya’da göçmen ölümlerine devam

26/05/2005

Dün(perşembe) Torino’da bir göçmen daha polisten kaçarken hayatını yitirirken, güney İtalya Lampedusa’da 27 kaçak göçmeni taşıyan tekne battı, 14 göçmen kayıp.
Yaklaşık bir aydır süren göçmenlerle ilgili hayati sorunlara bir yenisi daha eklendi. Dün Torino San Salvario semtinde polisin oturduğu binayı çevrelediğini gören Nijeryalı 24 yaşındaki kaçak göçmen, balkondan diğer binaya geçme çabasını gerçekleştiremedi. Binanın üçüncü katından düşen genç olduğu yerde hayatını yitirdi. Bu, son 6 ay içerisinde Torino’da polisten kaçarken ölen dördüncü kaçak göçmen vakası. İlk olarak 24 kasım 2004’te Faslı kadın göçmen Latifa Sdairi çatıdan düşüp hayatını kaybetmişti. Ardından mayıs ayında iki gün içinde iki Senegalli göçmen(Mamadou Diagne/26 – Cheick İbra Fall/35) polisin açtığı ateş sonucu öldürülmüşlerdi.
Öte yandan dün Libya’dan harekete geçen ve sadece 5 metre uzunluğunda olan bir tekne ile İtalya’ya gelmek arzusuyla dolu 27 göçmen ters bir dalga yüzünden ölümle karşılaştı. İtalya’dan 60, Libya’dan ise 155 deniz mili uzaklıktaki tekne batarken şu an itibariyle toplam 14 göçmenin izine ulaşılamıyor.
Son aylarda göçmenlerle ilgili sorunların gerçekten hükümet hatalarına bağlı olduğunu dün yaptığı bir basın açıklamasıyla duyuran Amnesty International, İtalyan hükümetini Mısır ve Libya’ya doğru gelen kaçak gemilerini geri göndermekle ve böylelikle olası ölümlerle sorumlu olmakla suçladı. Organizasyon, gemilerdeki göçmenlere sağlık kontrolünün uygulanması ve uluslararası tanınmış haklarının hepsine saygı duyulması gerektiğine dikkat çekti. Öte yandan Amnesty International İtalyan hükümetinin Pakistan ve Hindistan gibi çatışmada olan ülkelere savaşa destek amaçlı silah satımını bu yıl %16 arttırdığını belirtti.
En son açıklamasını dün öğle saatlerinde yapan Torino polisi geçen gün gerçekleşen postadaki bombalı saldırı vakasını göçmenlerle alakalı olaylarla bağlayarak ilgiyi olumsuz anlamda göçmenlerin üstüne çekmeyi başardı. Artık KTM’deki açlık oruçlarını destekleyen İtalyanlar “kötü çocuk”, yasa dışı göçmenler ise “ölümle ve bombayla ilgili istenmeyen kişiler” ilan edildiler.

İtalya’da şiddet dinmiyor

24/05/2005

Torino’da yaklaşık bir haftadır süren göçmenlerin açlık grevi ve ardından gelen şiddetlere şimdi de Milano’da bir yenisi eklendi.
Dün gece(pazartesi) Milano KTM’nin çatısına çıkan yaklaşık 20 göçmen bir aydır sürdürdükleri açlık grevine bir protesto daha eklediler. Gecenin ilerleyen saatlerinde seslerini duyurmak için camları kıran ve binaya hasar vermeye başlayan göçmenler yatakları ateşe verince polis hücrelere girmeye başladı. Sabahın erken saatlerinde 21 göçmen “devlet malına zarar vermek”ten dolayı tutuklanarak hapishaneye götürüldü.
Bilindiği üzere Milano KTM’de (kısa süreli toplama merkezi) göçmenler yemek ve konaklama koşulları ile Kızıl Haç’ın zorla kullandırttığı sakinleştirici ilaçlar başta olmak üzere bir çok uygulamayı protesto etmek üzere bir aydır açlık grevine devam etmekteler. Göçmenlerin asıl dikkat çekmek istedikleri konu ise bu toplama merkezlerinin uluslararası insan hakları ve göçmen hakları anlaşmalarına tamamen ters olması.
Öte yandan bu sabah(salı) Torino’da, Porta Nuova Tren İstasyonu’ndaki polis karakolunun posta kutusunda patlama oldu. Sabah saatlerinde bir kadın polisin postayı kontrol etmesi sırasında kendisi ve etrafındaki 2 kişi patlama sonucu ağır yaralandı. Alınan bilgiye göre postanın Milano’dan gönderildiği kaydedildi.
Polis yetkilileri patlamanın son haftalarda “anarşist” gruplara karşı yapılan tutuklamalar sebepli olabileceğini belirtti. İtalyan polisi gerek Torino KTM eylemleri sırasında gerekse de sürmekte olan ev operasyonları sırasında İtalya’da bir haftada toplam 15 kişiyi bu gruplara üye olmalarından dolayı tutuklamıştı.

Torino’da polisin göçmen şiddeti sürüyor

22/05/2005

Yaklaşık 5 gün önce başlayan göçmenlerin açlık grevi, eşi hamile olan bir Faslı göçmenin nedeni bilinmeden içeride tutulmasının anlaşılması ile farklı bir boyut almaya başladı.
Geçen hafta perşembe günü Torino KTM’de başlayan açlık grevi bir haftasını doldurmak üzere. Dışarıda gerçekleşen destek eylemleri ile sonunda basında da yer almayı başaran grev gün geçtikçe farklı olaylara gebe kalmaya başladı. İlk eylemin ardından Tarık kod adlı bir Faslı göçmenin telefon görüşmelerine göre polis grevciler üzerine şiddet uygulamaya başladı. Ardından geçe sakinleştirici haplarını da almayı red eden göçmenler Kızıl Haç’ın hastaneye götürüp serum bağlatmasına da karşı gelmeye başladılar.
Gerçekleştirilen diğer telefon görüşmelerinden alınan bilgiye göre; göçmenler seçimlerinin şiddetle engellenmesi üzerine cam kırıkları yemeye başlayınca cumartesi günü beşi sınır dışı edildi. Sınır dışı edilen göçmenlerin sağlık durumları ve gönderildikleri ülkeler hakkında bilgi verilmedi. Cumartesi günü KTM önünde tekrar toplanan yaklaşık 50 kişilik bir grup perşembe gecesi göz altına alınan arkadaşlarının serbest bırakılmasını kutlarken çatıya çıkan bir grevcinin bedenini kesmesi tüyler ürperten bir sahne yarattı.
İlerleyen saatlerde alınan bilgiye göre içeride şu an itibariyle eşi 6 aylık hamile olan bir erkek göçmen ve tüberküloz hastası olan bir Faslı göçmen bulunuyor. Cumartesi günü ilgili bağımsız avukat Vitale’nin girişimleri sayesinde polis, baba adayını pazartesi günü sınırlı süreyle serbest bırakma kararı aldı.
Öte yandan her an toplu sınırdışı etme ve serbest bırakımlarda sözün tutulmaması hissinin doğduğu bu bekleme günlerinde Piemonte eyaleti göçmenler kanununda parçalı değişikliğe gitmeye hazırlanıyor. İtalya’da sadece bu eyalette KTMlere sadece ulusal meclis üyesi tek başına girip kontrol yapabiliyor. Diğer tüm eyaletlerde ise yerel meclis üyeleri bile önceden haber vermek şartıyla ziyarette bulunabiliyor. Eğer herşey yolunda giderse 27 mayıs günü Piemonte eyaleti de diğerleri gibi ortak bir uygulamaya gidecek. Böylelikle KTM koşulları sonunda daha büyük bir kitlece izlenebilecek.

Torino’da yeni bir polis şiddeti

20/05/2005

Dün(perşembe) Torino KTM’de açlık grevine başlayan göçmenlere destek amacıyla merkezin etrafında toplanan göstericiler polis şiddeti ile karşılaştılar.
Yasa dışı göçmenlerin kimlik belirleme işlemleri sırasında tutuldukları merkezlerden İtalya’daki en büyüğü Torino’da, dün 4 göçmen tarafından açlık grevi başlatıldı. Merkezin meşruiyeti ve iç koşullarını protesto etmek amaçlı başlatılan grev günün ilerleyen saatlerinde dışarıdan destek almaya başladı. Saat 18:00’de merkez önünde bir basın açıklaması yapan ve pankartlarla Torino halkını bilgilendiren eylemciler konunun hiçbir sol parti ve yayın organınca ele alınmamasından yakındılar.
Perşembe günü açlık grevine karar veren 4 göçmenden biri vücudunu kesince hastahaneye kaldırıldı ve yaklaşık 2 saat sonra merkeze geri getirilerek izolasyona kondu. Öte yandan greve destek amacıyla 3 göçmen kendilerine her akşam zorla verilen sakinleşirici ilaçları toplu yutarken görevliler doktorları çağırmama tercihinde bulundular. Nitekim halen bu 3 göçmenin akibetinden haber alınamıyor.
Akşamın ilerleyen saatlerinde grevi gerçekleştiren göçmenler binanın damına çıkarak kendilerini gösterdiler. Bir kaç dakika sonra temsili duvar yıkımını gerçekleştiren göstericiler sadece bir tuğla kırarken güvenlik güçleri devreye girdi. Göstericilerin sayısının yaklaşık 60 olması, ortalama onbeş kişilik polis ekibini eylemcilerin üzerine jip ile saldırmakta zorunlu kıldı. Taşlı ve sopalı yaklaşık yarım saatlik bir arbededen polis geri çekilerek ayrıldı.
Gecenin ilerleyen saatlerinde KTM içinden Tarık kod adıyla gelen telefon iletişimi sayesinde alınan habere göre polis merkez içinde göçmenlere şiddet uygulamaya başladı. Gün içinde merkeze giren eyalet meclisi üyesi ise bir iki gün içinde olası bir toplu sınır dışı etmenin gerçekleşebileceğini söyledi.
Göstericiler bugün(cuma) çeşitli parti ve sivil toplum örgütlerinin katılacağı bir toplantı yapmaya ve 26 mayıs tarihinde de Lecce, Milano ve Torino KTMleri hakkında bir konferans düzenlemeye karar verdiler.

Torino KTM’de açlık grevi

19/05/2005


İlk olarak üç ay önce Bologna’da başlayan açlık grevi serisine yenisi eklendi.
Yaklaşık üç ay önce Bologna KTM(Kısa zamanlı toplama merkezi)’de 10 göçmence başlatılan açlık grevi ardından Milano’ya sıçramıştı. Bugün alınan bilgiye göre Torino’da da bir açlık grevi girişimi başlamış bulunmakta.
Bilindiği gibi KTMler yasa dışı göçmenlerin kimlik tespit işlemleri sırasında İtalya yurttaşlarından izole olarak tutuldukları hapishane tipi barınaklardır. Yıllardır meşruiyetleri tartışılan bu merkezlerin en son 2004 aralık ayında iç koşullarının tahammül edilemez olması çaşitli kuruluşları harekete geçirdi.
Bu akşam İtalya saati ile 18:00’da Torino KTB önünde basın açıklaması gerçekleşecek.

Göçmenlere oy hakkı sinyaleri

19/05/2005


Son bölgesel seçimlerin ardından ikinci kez eyalet başkanı seçilen Toscana ve Campania, merkez sol adayları göçmenlik yasalarında büyük çaplı değişikliğe gideceklerini bildirdi.
İlk olarak geçen sene yapılan Avrupa Birliği parlamento temsilcilikleri sonrası Genova eyaleti başkanı yaptığı bir açıklama ile eyalet meclisinde göçmenlere yerel seçimlerde oy hakkı tanınmasını kabul ettiklerini açıklamıştı. Başkan bu kararı, artık bölgesinde birlikte çalışabileceği merkez sol belediye başkanlarına sahip olduğu için aldığını belirtmişti. Ancak ulusal meclis kararın mevcut Bossi-Fini yasasıyla çelişkiye düştüğünü öne sürerek tasarıyı red etti.
Bu yıl Nisan ayında gerçekleşen bölgesel seçimlerde büyük bir başarıya imza atan merkez-sol partilerin yeni eyalet başkanlarından Martini(Toscana) ve Bassolino(Campania) aynı konuyu gündeme taşıdılar. İlk Martini, eyaletinde göçmenlerin yerel seçimlerde seçme ve seçilme hakları olabilmesi için en kısa zamanda mecliste yasa tasarısı hazırlayacaklarını belirtti. Sonrasında ise, pazartesi günü ilpassaporto.it adlı göçmen haberleri ağ sayfasında bulunan bir söyleşide Campania başkanı Bassolino ortak hedefi gündeme getirdi.
İki başkan da yerel sanayi yapılarına yabancıların iş alanı açarak ve işçi şeklinde çalışarak ortalama %11 katkı da bulunduklarını belirttiler. İki eyalet de şu an itibariyle ortalama 175 bin(toplamda) yasal yabancı barındırıyor. Bunlar Campania’da genellikle tarım ve ev hizmetleri sektöründe, Toscana’da ise tarım, turizm ve sanayi üretim dallarında yer almaktalar.

Torino’da yüzlerce Senegalli sokaklarda

15/05/2005

Polisinin 48 saat içinde iki Senegalli göçmeni öldürmesi Torino’lu Senegallileri sokağa döktü. Sinirli göçmenlerle polis arasında küçük çaplı arbede yaşandı.
Bu hafta perşembe günü polisten kaçmaya çalışırken bir kurşun ile belkinden yaralanan genç bir Seneglali’nin dün hastahaneden öldü haberi geldi. Böylelikle iki gün içinde ölen Senegalli göçmen sayısı ik oldu. Ani bir karar alarak kent merkezinde basın açıklaması yapıp Torino polisini “katil” olarak açıklayan göçmenler yaklaşık bir saat sonra kentin diğer tarafındaki göstericilerle birleşme kararı aldı. İki grup yaklaşık bir saat sonra birleşerek belediye binasına doğru yürüyüşe geçtiler. Toplam 200 kişiyi geçen göçmenlere Torino halkından ve diğer göçmenlerden de gelen destekle akşamın ilerleyen saatlerinde kortej 500 kişiye kadar yükseldi.
Göçmenler “katil” polislerin adil şekilde yargılanması ve kim olduklarının açıklanması taleplerinde bulunurken polisin gösteriye müdahele etmesi küçük çaplı arbede yaşattı. Bu arada kentin en büyük meydanına geçişe izin vermeyen yetkililerin sebebi ise halen devam eden “polis günü kutlamaları”ydı. Göstericiler eyleme akşam saat 20:00 civarında son verdi.

Polis Teşkilatı’nın 153. kuruluş yılında gündemde göçmenler var

14/05/2005

Dün (cuma) İtalya, Polis Teşkilatı’nın kuruluşunun 153. kuruluş yıldönümünü kutlarken İçişleri Bakanı Giuseppe Pisanu konuşmasını yasa dışı göçmenlik problemine adadı. Öte yandan Torino ilinde önceki gece sabaha karşı bir polis Senegal uyruklu bir göçmeni öldürdü.
İtalya’nın başkenti Roma’da, başbakan Berlusconi ve cumhurbaşkanı Ciampi’nin de katılımıyla gerçekleşen kutlamalarda asıl konuşmayı yapan dış işleri bakanı Pisanu; İtalyan polisinin gündemdeki en önemli konusunun yasa dışı göçmenler olduğunu belirttiği konuşmasında kuzey illerindeki suç kayıtlarının yüzde ellisinin Avrupa Birlği dışı uyruklu yurttaşlardan oluştuğunu belirtti. Bakan ilgiyi bilhassa İtalya’da kalma veya çalışma izni olmayan göçmenlere çekti ve “şu an itibari ile CPTler (KTM - Kısa zamanlı toplama merkezleri) bu konuda en iyi çözüm”dedi.
Berlusconi hükümeti iktidarda olduğu iki dönemdir bilhassa Lega Nord’un (ayrılıkçı parti Kuzey Ligi) baskıları ve bakanları sayesinde önceki hükümet olan merkez solun alt yapısını hazırladığı bir göçmenlik yasası gerçekleştirdi. Bu yasaya göre ne kadar zamandır İtalya’da çalışıyor veya oturuyor olursa olsun hala kesintisiz göçmenlik vizesi veya vatandaşlığı olmayan yabancıların oturma ve çalışma izinlerinin süresi tamamıyla iş kontratlarına bağlantılı. Kısacası iş kontratı biten bir göçmen işsizlik sigortası, iş arama süreci veya eşe bağlı kalım hakkı olmadan ülkesine geri dönmek zorunda bırakılıyor. Öte yandan üniversite öğrencilerinin eğitimleri sonrası okuma sebepli oturma izinlerinin çalışma iznine çevrilmesi için getirilen kısıtlı kotalar sayesinde bu izin geçişini yapamayan öğrenciler ülkelerine dönmek ile karşı karşıya kalıyorlar. Son olarak yasanın ön gördüğü bir başka madde ise tamamen uluslararası siyasi göçmen haklarına ters duruyor; eğer ki bir göçmen siyasi sığınma hakkını kullanmaya karar verir ve bunun için başvuruda bulunursa yaklaşık 3 sene boyunca elinde “beklemededir” kağıdına sahip oluyor. Mevcut kanun bu kağıt ile ev kiralama, alma, satma, çalışma, ehliyet alma ve hatta yurttan çıkma imkanı vermediğinden dolayı, yabancıların bu 3 senelik bekleme aşamasını KTMlerde geçirmelerini öngörüyor.
Bu durumda her üç konumda da yabancılar yoksulluk, savaş veya çeşitli nedenlerle terk ettikleri ülkelerine geri dönmüyor, kaçak göçmen olarak yaşamaya çalışıyorlar. Böylelikle önlerinde kaçmakla dolu bir hayat veya KTMlerde geçen zaman seçeneğinden başka birşey kalmıyor. Ancak her iki durumda da dikkat edilmeli ki yasa dışı korsan pazar büyüyor.
İşte bu kanunun getirdiklerinin mimarı olup aksini iddia eden İtalyan hükümeti ve Başbakan Berlusconi’nin televizyon kanalları Torino’da sadece polisten kaçarken kendini arabaya kitleme eyleminde bulunan 22 yaşındaki Senegalli göçmenin polis tarafından tek kurşunla öldürülmesi konusuna yer vermeyerek bu “güzel” günü tertemiz geçirdiler.